.

AD BANNER

Garip Hasan

Her insanı sevmeyebilirsiniz; zorla değil ya!... Bazıları size itici gelebilir, bazılarının yaşam tarzı size uymayabilir. Ama bizim köyden hiç kimsenin "Ben Garip Hasan’ı sevmiyordum” diyebileceğini sanmıyorum. Kendine göre bir sempatikliği vardı, güleryüzlüydü. Her kapı ona açıktı. Benden 10-15 yaş büyüktü galiba. “S”leri “Ş” gibi söylerdi. Babam rahmetliye “Mıştık Dayı” diye seslenerek gelişini dün gibi hatırlarım.
 
Biçer şoförlüğü yapardı önceleri. Sonra İstanbul’a taşındı. Ondan sonra da bir daha görmedim. Geçen yıl vefat edince duydum. Anılarıyla bir yaprak daha düştü gitti işte.


Sene 1977 veya 78. Ben Lisede okuyorum o zaman. Amcamın oğlu Emrullah'ın düğünü. Kaldırım Arkı’ndan köye kadar koşu düzenlendi. Ödül de bir horoz. 15-20 kişiyle birlikte ben de katıldım. Nori’nin Bağı'nın oraya geldik, ben birinci durumdayım. Bu arkamdan yetişti “Hem düğün sahibi olacaksın, hem de horozu alacaksın öylemi” diyerek kolumdan geriye doğru itekledi ve yarışı O kazandı. Sonra komik komik anlattı, hepimiz gülüştük. O horoz gençlerle birlikte yenildi elbette.


Çok macerası vardı.

 Bir gün Garip Hasan İskilip'te güreşlere katılıyor. Çıkıyor meydana. Garibim garip mi garip, cılız mı cılız, zayıf mı zayıf. Adı üstünde Garip Hasan. Çelimsiz biri. Öbürü besiye çekilmiş kömüş gibi alimallah...

 Cazgır pehlivanları takdim ediyor:

- Pehlivaaann pehlivan.... Altta kaldım diye yerinme, üste çıktım diye sevinme..
         ...............
İskilip üstünde bir kara bulut,
Bu da Yerliköy'den Hasan Erbulut.
Haydi bakalım koçyiğitler..!

Öyle bir gaza getiriyor ki cazgır. Deli danalar gibi saldırıyor Garip Hasan.

Bizimki güreş bilmez, oyun bilmez, bir Garip Hasan işte. Hayatında belki ilk kez güreşiyor. Diğeri usta pehlivan. Bir elense, bir kafa kol falan derken "lan arkadaş şart olsun" 2 saniye sürmüyor.
Bizimki tuş tabii.
Bir anda attan düşmüşe dönüyor... Neye uğradığını şaşırıyor..

(Kendisi bunu kahkahalarla gülerek anlatırdı...)

Allah rahmet eylesin, mekanı Cennet olsun.



         Suat ZOBU