.

AD BANNER

"Kel Tıngır" Mehmet Yağlı Hocam

Hasan Şen Kardeşim Mehmet Yağlı Hocamızla kısa bir video çekimi yapmış. Videoyu çeken Fehmi Yağlı Kardeşimiz. Hasan her zamanki esprili haliyle o günleri yad etmiş sağolsun. Aşağıdaki videoyu mutlaka izlemenizi öneririm. Hocamız köyümüzde uzun yıllar Hocalık yapmıştı. Namaz surelerini, Kuran okumayı o öğretti bize Allah razı olsun. Taa o zamanlar saçları dökük olduğundan olsa gerek hepimiz Kel Tıngır derdik kendisine. İnsanları lakapları ile anmamızın sebebi o şekilde daha kolay anımsandığı için. Bizim köyde özellikle eskilere Kel Tıngır deyince kimi kastettiğiniz hemen anlaşılır. Mehmet Yağlı Hoca deseniz o kadar etkili olmaz bence..


Onun hocalık yaptığı o zamanlarda İlkokula “OKUL”, Caminin yanındaki genişçe tek odalı mekanda Hocamızın bizleri okutmasına da “HOCA MEKTEBİ” yada kısaca "mektep" derdik. Kışın gitmek neyse de yazın gitmek zorumuza giderdi. Çocuğuz ne de olsa. Bir yanda günlük güneşlik hava, harmanlar, oyun oynamalar, bir yanda da mektebe kısılıp saatlerce hoca bekleyerek okuma.

Dedem rahmetli sürekli peşimizdeydi. Yakaladığı her yerde “Hadi bakalım okumaya” der, bizi sevk ederdi Hoca Mektebine. Bizden başka kimse gelmezdi ki yazın..

Dedemin adını torunları olarak Yetiş koymuştuk. “Yetiş geliyor” uyarısının anlamı hepimizce bilinirdi.

Yazın; yazın yalnızca bizim gitmemiz Hocanın da pek işine gelmezdi sanki.

Bir gün Bağın Yanı’ndaki harmandan dedem bizi kışkışladı. Gelip Abdurrahman Amcamgilin ambarının çatı arasına saklandık. Toplam 50-60 cm yüksekliğinde, tozlu mu tozlu o çatı arasına tıkış tıkış yattık. Dedem rahmetli de geldi Ambargol’a yattı. Horul horul uyuyor. Biz orada sıkışıp kaldık. İnilecek tek yer var, Dedemin yattığı yer. Sırayla kafayı hafif uzatıp bakıyoruz Dedem duruyor mu diye. Bir ara Dedemle gözgöze geldik, boncuk gibi çatı arasına dizilmiş 3 kafa 6 göz.. “Vay köpoğlu köpekler siz burada mıydınız” dedi öfkeyle. Baston menzilinin dışına, çatı arasının içlerine doğru biraz daha süründük. Üst baş perişan. Dedem asla küfür etmezdi. En kötü lafı “Köpoğlu köpek”ti. Orada biraz kızdı, bağırdı, çağırdı, sonra gitti.

Bazen yaptığımız yöntemlerden biri de mektebin içinde bulunan sağlı sollu genişçe dolaplara saklanmaktı. Oraya saklanırdık Hocamın gelişini pencereden gözetleyerek. Tek sıkıntısı Hocamızın orada uzun süre kalmasıydı. Riski o süre de aksırıp tıksırmak, ya da kıkırdamak. Allah’tan hiç yakalanmadık. Sessiz de olsa kıkırdardık. Hoca gelirdi, bakardı kimse yok, biraz bekler giderdi. Dolabın ırığından Hocanın hareketlerini de takip ederdik. Belki bir yarım saatlik zaman dilimiydi ama bize asırlar gibi uzun gelirdi..


Güzel günlerdi o günler..

Suat Zobu





"Kel Tıngır" Mehmet Yağlı Hocam


ALLAH RAZI OLSUN HOCAM.. ELLERİNDEN MİNNET VE HÜRMETLE ÖPERİM..


.