.

AD BANNER

Yerliköyden ANILAR: Pine, Torrik, Hediye Bibi

         
21 Nisan 2010, 10:13

Sizler belki bilmezsiniz de Pine vardı. Komik adamdı. Erkeklerin toplandığı “Köyün İçi” denilen yerde anlattıklarını ağzımız açık dinlerdik. Kendine has bir konuşması ve ses tonu vardı. "Yani bana bak ......." diye başlar, bizleri kırıp geçirirdi gülmekten.

Şimdi-şimdi düşünüyorum da epey de partal atıyormuş hani. Gerçi anlattıklarına biraz partal karıştırmasa, biraz abartmasa hoşumuza gitmezdi belki de…

*

Şekir Dayı vardı. Bulgaristan göçmeni. Dili hala tam düzelmemiş. Caminin dibinde kendine has konuşmasıyla ağzına baktırırdı..

Köy önündeki bahçesine giren eşeklerden çektiğini hiçbir şeyden çekmemişti.

“Sabah sabah eğer sevap kazanmak istersen bahçelere gidip eşek çıkaracaksın” der de başka şey demezdi. Bir de ben “Onu bilir, onu söylerim” derdi.

*

Torrik vardı. Hep bir yerlerden gelecek yüklüce bir paranın hayaliyle yaşar "Geliyo TIRINAN geliyo" derdi. O para gelince saray gibi bir ev yaptıracağından tek odalı bir kulübede ömrünü geçirdi. Gereksiz masraf etmenin ne anlamı vardı !!

Gelmedi.

O lanet olası TIR da gelmedi, o para da.

Hoş bu saatten sonra da gelmez ya!.. Gelse de neye yarar ki? Torrik de vefat etmiş. Allah rahmet eylesin.    

 *

Bir de Hediye Bibi vardı tabii. Köyde yapılan düğünlerin vazgeçilmeziydi. Kadınlar bölümünde def çalar, türkü söyler, erkek kılığına girer, türlü "TİYATORA"lar yapardı.

[Küçükken biz de girerdik kadınlar bölümüne. Sonra sonra almadılar tabii :) Nedenini hala çözebilmiş değilim.. 😊 ].

Hediye Bibi özünde iyi bir insandı elbette. Ama hepimiz biraz tırsardık ondan..

Evlerimiz bitişikti. Bizim bahçemize göre aşağı yukarı 2 metrelik kot farkıyla daha aşağıda olan bahçesini, sınır oluşturan akçalıların arasından bazen izlerdik. Yüksek duvarlarla çevrili bir avlunun ortasındaki evi bize gizemli gelirdi. İçini merak ederdik. Bizim köyde içini hiç görmediğim nadir evlerden biriydi. Köyün değişmez bekçisi Arifin Ali kocasıydı. Başka köyden gelmiş bizim köye yerleşmiş. Hediye Bibiyle evlenmişler. Sanırım Hediye Bibi’nin ikinci kocasıydı. Çok fakirlerdi.

Sonraları köyün alt taraflarına, Tekke Çayı'nın kenarına, muhacirlerin boşaltıp Çorum merkeze taşındıkları eve geçtiler. Önce Arifin Ali kayboldu ortalardan. Yılların yorgunluğundan kamburlaşmış beliyle Hediye Bibi'yi görürdüm bazen. Sonra O da kayboldu, daha niceleri gibi...

Allah hepsine rahmet eylesin. 

 

          Suat ZOBU

 

Bibi: Uzaktan akraba yaşlı kadın

Partal: Palavra

Şekir: Şakir

Tırsmak: Korkmak, çekinmek

Tiyatora: Tiyatro, gösteri

---








Yani bana bak; Pine Dayı bu işte..





.

Yerliköyden ANILAR: Pine, Torrik, Hediye Bibi

         
21 Nisan 2010, 10:13

Sizler belki bilmezsiniz de Pine vardı. Komik adamdı. Erkeklerin toplandığı “Köyün İçi” denilen yerde anlattıklarını ağzımız açık dinlerdik. Kendine has bir konuşması ve ses tonu vardı. "Yani bana bak ......." diye başlar, bizleri kırıp geçirirdi gülmekten.

Şimdi-şimdi düşünüyorum da epey de partal atıyormuş hani. Gerçi anlattıklarına biraz partal karıştırmasa, biraz abartmasa hoşumuza gitmezdi belki de…

*

Şekir Dayı vardı. Bulgaristan göçmeni. Dili hala tam düzelmemiş. Caminin dibinde kendine has konuşmasıyla ağzına baktırırdı..

Köy önündeki bahçesine giren eşeklerden çektiğini hiçbir şeyden çekmemişti.

“Sabah sabah eğer sevap kazanmak istersen bahçelere gidip eşek çıkaracaksın/döveceksin” der de başka şey demezdi. Bir de ben “Onu bilir, onu söylerim” derdi.

*

Torrik vardı. Hep bir yerlerden gelecek yüklüce bir paranın hayaliyle yaşar "Geliyo TIRINAN geliyo" derdi. O para gelince saray gibi bir ev yaptıracağından tek odalı bir kulübede ömrünü geçirdi. Gereksiz masraf etmenin ne anlamı vardı !!

Gelmedi.

O lanet olası TIR da gelmedi, o para da.

Hoş bu saatten sonra da gelmez ya!.. Gelse de neye yarar ki? Torrik de vefat etmiş. Allah rahmet eylesin.    

 *

Bir de Hediye Bibi vardı tabii. Köyde yapılan düğünlerin vazgeçilmeziydi. Kadınlar bölümünde def çalar, türkü söyler, erkek kılığına girer, türlü "TİYATORA"lar yapardı.

[Küçükken biz de girerdik kadınlar bölümüne. Sonra sonra almadılar tabii :) Nedenini hala çözebilmiş değilim.. 😊 ].

Hediye Bibi özünde iyi bir insandı elbette. Ama hepimiz biraz tırsardık ondan..

Evlerimiz bitişikti. Bizim bahçemize göre aşağı yukarı 2 metrelik kot farkıyla daha aşağıda olan bahçesini, sınır oluşturan akçalıların arasından bazen izlerdik. Yüksek duvarlarla çevrili bir avlunun ortasındaki evi bize gizemli gelirdi. İçini merak ederdik. Bizim köyde içini hiç görmediğim nadir evlerden biriydi. Köyün değişmez bekçisi Arifin Ali kocasıydı. Başka köyden gelmiş bizim köye yerleşmiş. Hediye Bibiyle evlenmişler. Sanırım Hediye Bibi’nin ikinci kocasıydı. Çok fakirlerdi.

Sonraları köyün alt taraflarına, Tekke Çayı'nın kenarına, muhacirlerin boşaltıp Çorum merkeze taşındıkları eve geçtiler. Önce Arifin Ali kayboldu ortalardan. Yılların yorgunluğundan kamburlaşmış beliyle Hediye Bibi'yi görürdüm bazen. Sonra O da kayboldu, daha niceleri gibi...

Allah hepsine rahmet eylesin. 

 

          Suat ZOBU

 

Bibi: Uzaktan akraba yaşlı kadın

Partal: Palavra

Şekir: Şakir

Tırsmak: Korkmak, çekinmek

Tiyatora: Tiyatro, gösteri

---









Yani bana bak; Pine Dayı bu işte..






Yerliköy Facebook Google İskilip Çorum





.

Faydalı Bilgiler

1) Gözlüğünüzün vidası çok çabuk çıkıyorsa vidayı takmadan önce, vidanın gireceği deliğe renksiz oje damlatın. Vidayı öyle takın.

2) Satın aldığınız ayakkabılar ayağınızı sıkıyor ise onları bir kaç dakika buhara tutun.

KÖYLÜMÜZ SİVAS VALİSİ ZÜBEYİR KEMELEK HAYATINI KAYBETTİ

KÖYLÜMÜZ SİVAS VALİSİ ZÜBEYİR KEMELEK HAYATINI KAYBETTİ

Sivas Valisi Zübeyir Kemelek'e, Malatya İnönü Üniversitesi Turgut Özal Tıp Merkezi'nde karaciğer nakili yapıldı.
Bir süre önce kadavradan karaciğer nakli yapılan Sivas Valisi Zübeyir Kemelek (60), tedavisinin sürdüğü İnönü Üniversitesi Turgut Özal Tıp Merkezi Organ Nakli Yoğun Bakım Ünitesinde vefat etti.

Badem İkramı

Otobüsün şoförü omuzuna dokunulunca hafifçe başını çevirip baktı; yaşlı bir kadın, elinde bir avuç badem.

Teşekkür ederek bademleri aldı, yedi.

Çorum Hakimiyet Gazetesi

Çorum Hakimiyet Gazetesi Ihvani Şen Haberi
 02.01.2014 11:52:27 
Gülesin Ağbal Demirer

‘Şehit’ dediği için yargılanan Şair bugünleri de gördü ya...

Gobeller

       GOBELLER     

Tor ceylannar gine cacık derdinde,

Ortacıya gidelim mi, gobeller?..

Birikmişler taa Suylanın ardında,

Gaynarcıya gidelim mi, gobeller?..

Azze Bibi - Vehbi Dayı

Rahmetli Vehbi Dayı-Azze Bibi (ŞEN)

AZZE BİBİ - VEHBİ DAYI

Köyün Çifte Kumruları
Gurbet Elde Yavruları
Güldürüyor Komşuları
Azze Bibi Vehbi Dayı...
Körük yakar demler çayı.

Hasretim..!


İnsanların, yeri-göğü yaradan,
Bir ALLAH’ı bilmesine, hasretim.
Karlı dağlar, kalkıversin aradan,
Gurbetliği silmesine hasretim.

Eremedim, Yerliköyün sırına,
Süremedim, somunları Fırına,
Eski’nin İrbamin, Otluk Kırı’na,
Koyunları, salmasına hasretim.

Kulun kusurunu vurma tokmağa,
İnsan O ki bir gönülü yıkmağa,
Koca Bekir Yağ sanarak Ekmağa,
Mintakları çalmasına hasretim.

Bu Aşıklık vardır benim derdimde,
Kul borcunu bırakamam ardımda,
Aşık IHVANİyim kendi yurdumda,
İMAN ile ölmesine Hasretim...

ıhVani ŞEN-Sarayönü.1979.
..
Hassan Hocam ıhvan olsam, N’olurdu,
Ihvani Şen


Yaşamı

İhVani 


YAŞAMI:

           1958 Yılında Çorum / İskilip / Yerliköy’ de doğdu (Doğum yılının doğrusu 1960 olabilir). Yerliköy İlkokulunu bitirdi. Daha sonra Kuran Kursunda okudu. Tam Hafız.

           Uzun yıllar Çorum İl Halk Kütüphanesi'nde memur olarak çalıştı. Tayininin Ankara'ya çıkması ile bu şehirde de çalışıp emekli oldu. Halen Ankara'da ikamet etmektedir.
           Hasan Şen'in en büyük özelliği bir okuduğunu hafızasına yazarak asla unutmamasıdır. İrticalen şiir yazmaktadır / (Tabiri caizse) söylemektedir.
           Konya Âşıklar Bayramı'nda kazandığı pek çok ödülü vardır. Düğünler, Televizyon Programları, Konserler gibi etkinliklerde sunuculuk da yapmaktadır.
           Pek çok şiiri vardır, ancak bunları yazılı hale getirmemekte, ezberinde tutmaktadır. Çalınacağı endişesiyle "EMEK HIRSIZLARI"ından korkmaktadır.  Zaman zaman bu şiirlerini ağzından cımbızla almak mümkün olmaktadır (Suat Zobu olarak habire baskı yapıp, imbikten damlatır gibi almaya çalışıyorum :)).
           Şiirlerinde mizahi unsurları ustalıkla kullanmakta; doğaçlama olarak gayet doğal, akıcı bir üslupla diyeceğini deyivermektedir.

ŞAİR..ŞEN SUNUCU.
(HASAN ŞEN HOCA)
CEP.0538.221.03.03.



.Suat Zobu

Sonumuz Ne Olur

Ad: İHVANİ ŞEN

Mesaj:

SarayÖnümden - YERLİKÖYÜM,e
Konya; 1978

Eziyorsun mazlumu, ezim ezim,

İş Bitiyo mu..?

Ihvani’ye aşağıdaki şiiri yazdım:

TAŞLAMA

Ihvani'yi duydum bir büyük şair, (Yoksa değil mi?)
Şiir yazsa n'olur köyüne dair,

Yağcılık

Hep "Allah ne muradınız varsa versin efendim, siz bir tanesiniz efendim" diyordu A.

Bir gün dayanamayıp "Yahu bırak artık şu yağcılığı" dedi patronu B.

Çocuk Eğitimi

Bizim küçük oğlanı ilkokula başlattık, her gün ya kalemi kayboluyor ya da silgisi. Aradan 1 hafta falan geçti. Bir gün: 8-10 tane kalem, 8-10 tane silgi, 8-10 tane kalemtıraşla gelmiş, hepsini annesine teslim etmiş. Bolluk maşallah. Hanım akşam "Böyleyken, böyle" dedi.

İskilip Neden Bir Safranbolu Olmaz

"İskilip üstünde bir kara bulut,
Ana ben gidiyom, sen beni unut.
..........." der bir İskilip türküsü.

....Ana ben gidiyom...

Gittik, bir çoğumuz gitti uzak gurbetlere ekmek için.

Sizden Gelenler

Yerli Köy'e Hasret

24 Ocak 2011, 11:11

Sana olan hasretim,
  Kutupların güneşe olan hasreti gibidir,
    Oyyy…
      Yerli Köyüm oy.

Huzuru Mevlaya Yüzümüz Olsun

Hak vaki olur da gidersek bir gün, 
Arkada kalacak sözümüz olsun. 
Ne kırgınız ne de kimseye dargın, 
Huzuru Mevla’ya yüzümüz olsun… 

Biz Ayrı Değiliz








Bir elde beş parmak, hepsi gerekli,
Gerekli elimiz, kolumuz bizim...
Beraber yaşayıp gelmiş sürekli,
Aynı türkü, aynı dilimiz bizim...

Atın Kuyruğu

            
24 Nisan 2010, 23:51
          

Süleyman Dayı (KÖR) rahmetli de ilginç şeyler anlatırdı. Keloğlan'la ilgili, Şıpla'yla ilgili falan. Keloğlan mesela 3 haklık buğday çuvalını (Yaklaşık 100 kg) dişiyle ambarın gözünden çıkarırmış.
Süleyman Dayı'nın ağzından :
Babam cins bir cirit atı aldı, atta ne at ama. Biz de daha yeni delikanlıyız; ata, cirite hevesimiz var. Başka bir köyde düğün varmış cirit oynanacak. Biz ata binecek çağda değiliz. Cirite de katılalım istiyoruz.    
Babam Şıpla'ya rica etti "Bizim ata sen bin" diye. "Tamam" dedi, gittik o köye. Ciritten önce atı yormayalım diye üzerine bile binmiyoruz ki başka, başka atlara binerek gittik. Cirit alanına vardık. Diğer köylerden de ciritçiler gelmişler belki 40-50 tane at var. Gelen giden bizim ata maşallah çekiyor.
Cirit başlamadan "Dayının atın kuyruğunu bağla" dedi.
Bağladık, atın sağına-soluna-arkasına-önüne geçip bakıyor "Cıık-cıık uzun oldu". Hadi yeniden bağla. "Cııık kısa oldu". Gözlerinin birini kapatıp bakıyor. Nişan alır gibi parmağını ileriye uzatıp, kendi kendine bir hesap yapar gibi mırıldanıyor, yere çömelip bakıyor. Iııh olmadı. Uzun oldu, kısa oldu derken cirit başladı.
Dayı cirit başladı".
"Başlasın yeğen; atın kuyruğunu iyi bağlamazsan olmaz".
Biz bağla çöz-bağla çöz, atın kuyruğunun ayarını veremeden cirit bitti.
"Dayı cirite katılamadan cirit bitti, biz bir atın kuyruğunu bağlayamadık" dedik.
"Geç geldik yeğenim, daha önceden gelip hazırlıklarımızı yapmamız lazımdı" dedi. Hazırlık dediği de atın kuyruğu!.. Atı yarıştıramadan döndük geldik, hevesimiz kursağımızda kaldı.
O atı bir kere olsun cirite sokamadan sattık gitti.

          Suat ZOBU


Anılar: Gocuk

             
            23 Ocak 2011, 09:51

            Mustafa TIĞLI diye bir öğretmenimiz vardı. Bizim köyde 1964-1969 yılları arasında 5 yıl falan görev yaptı. İskilip'in içindendi. (Hasan Şen ve ben sınıfta dersleri en iyi olan kişilerdik. Hasan'la sürekli yarış halinde olurduk. Mustafa Tığlı "Hasan'la Sükut okuyup ileride bana mektup gönderecekler" derdi ama gönderemedik, ihmal ettik. Mektup yazamadık ama telefonla görüşme imkanımız oldu. İlkokul 1-2-3. sınıfları O'nda okuduk; sonra O, köyden tayin oldu.)

Yerliköye Yağmur Yağardı

1 Nisan 2011, 12:23
.....................
Köyüme şiir yazmadan olur mu?
Doğduğumuz, büyüdüğümüz, çocukluğumuzun geçtiği yer unutulur mu?
Hani bülbül dermiş ya "İlle vatanım, ille vatanım" diye.
Sonra serbest bırakınca gitmiş bir çalı dibine konmuş.
Aşağıdaki şiir "BENİM KÖYÜM"e ithafımdır:
Çorum / İskilip / Yerli Köyü'ne
..................

Koca Osman

           
9 Mayıs 2010, 22:38
          Osman İpek, nam-ı diğer Koca Osman.

Hakikaten Koca Osman'dı. Cüssesiyle Koca Osman, adamlığıyla Koca Osman, insanlığıyla Koca Osman'dı. Adam gibi adamdı. Dostuna dosttu. Kafasına koyduğu işi mutlaka yapardı. Pek çok kişiyi işe yerleştirdi. Pek çok kişiye mutlaka iyiliği dokundu. 

Siyasetçiydi. AP döneminde yaptıramadığı iş yoktu. Demirel'le direkt olarak görüşebilen ender insanlardan biriydi. Bizim İskilip dolmasını Demirel'e yediren kişi. Köyün yolunu, yeni camisini o yaptırdı. Telefonu, elektriği o getirtti. O olmasa gelmez miydi bunlar? Elbette gelirdi ama 5-10 sene sonra gelirdi. Allah razı olsun. 

Köyün okulunda "Allah şeker verebiliyor mu? Bakın ben veriyorum" diyerek çocuklara dinsizlik aşılamaya çalışan bir öğretmene soluğu Erzurum'da aldırdı. Büyük-küçük demez herkesle samimice konuşurdu. Küskünleri barıştırır, arası bozulanların arasını bulmaya çalışırdı. Zengin-fakir demez herkesin evine girip, birer suyunu içerdi hiç değilse. En azından yoldan geçerken seslenir hal-hatır sorardı. Kibirlenmezdi. "Senin servetin kadar benim borcum var" diyecek kadar da alçak gönüllüydü. 

Hüseyin İpek (Gökçe) küçük kardeşiydi, çok yakışıklı biriydi. Yeşilçam'dan davet gelmiş gitmemiş. Sonraları kalp kapakçığından ameliyat olmuştu. Doktorlar 10 yıl gider demişler. Koca Osman kardeşiyle ilgili bu 10 yılı sayardı gizlice. Gerçekten 10 yıl falan sonra vefat etti kardeşi. Aradan fazla uzun zaman geçmedi. Kendisi çok da yaşlanmamıştı aslında. Takdiri ilahi bir gün duyduk ki Koca Osman vefat etmiş. Cenazesine yetişebildik. Tarla ilaçlarken zehirlenmiş mi, yoksa kalbi "Artık yeter" mi demiş bilinmez, vade yetince...

Allah rahmet eylesin, mekanları cennet olsun. 

Oğlu Mustafa; İncek taraflarında akrabalarıyla bir koyun kesmişler, et yapmışlardı. Biz de çocuklarla o taraftan geçiyorduk. Kestikleri o koyunun etinden biz de nasibimizi aldık. Bunu şunun için anlattım: O rahmetli oğlunun sofrasına oturmadığımızı duysa müthiş derecede kızar ve kesinlikle küserdi. Bunu düşünerek hiç tereddüt etmeden, hiç yabancılık çekmeden oturduk sofraya.

 **

          Oğlu Tahsin İpek'ten:

 

Babamla ilgili bir anımı anlatmak istiyorum:

10 yıl önce köydeki evimizde bir kart buldum, eski yıllarda babama yazılmış. Adreste Malatya yazıyordu. Ben de Malatya'da görev yaptığım için kartın sahibini telefonla buldum. Bir yurtta müdürlük yapıyormuş. Ziyaretine gittim, babamı söyledim. Bana sarıldı, vefat ettiğini söyleyince çok üzüldü. Hemen telefona sarıldı ve "Bugün ki hatime Osman İpek'i de ekleyin" dedi.

Ben o kişinin İskilip'te görev yaptığını düşünmüştüm. Meğerse 79 yılında Konya Beyşehir'de Mehmet Ağabeyim vasıtasıyla tanışmışlar. Görev yaptığı yerin kaymakamı tarafından uzun süre açığa alınmış. "Osman Amca kurslar için beni Ankara'ya getirdi, bakanlıkta bir sürü tanıdığı vardı. Tekrar görevime iade edildiğim gibi memleketim Malatya'ya da tayinim yapıldı" dedi. "Nasıl unuturum Osman Amcanın iyiliğini" diyerek gözleri doldu.

Bizlere buna benzer çok mutluluk yaşattığı için ona hep duacıyız ve onlara layık olmaya çalışıyoruz. Mekânı, mekanları cennet olsun. (AMİN)

                ***

           Damadı Mehmet İpek'ten:

Osman İpek benim hem amcam hem de kayın babamdır. Tahsin’in Malatya’da Osman babamın eski tanıdığını bulduğu şahıs ise asıl benim tanışımdır. Bu şahsın ismi Kadir'di.

1980 ihtilalinde Ben Konya'nın Beyşehir İlçesi’nde astsubay olarak görevde iken Kadir bey’de o zamanlar Beyşehir ilçe Tarımda memur idi. Darbede ilçe Kaymakamı olan zat bu Kadir Beyi dindarlığından dolayı açığa aldırtmıştı. Tam o zamanda da Osman babam Beyşehir'e bize gelmişti. Osman babamla Kadir beyi tanıştırdım, “Baba bu arkadaşı Kaymakam dindar diye açığa aldı. Kaç aydır maaş alamıyor” dedim. Osman babam Kadir beye “Ben haftaya Ankara’ya gidiyorum, sen de benimle gelir misin” dedi. O da hemen kabul etti ve beraber Ankara’ya gittiler.

O zamanki Çorum Milletvekillerinden birine Kadir beyin durumunu anlatmış. Vekil de “Sen nereye tayin olmak istiyorsun, onu söyle” demiş. Kadir bey de “Efendim ben Malatyalıyım oraya tayin olmak isterim” deyince Kadir beyin açık hali de kaldırılarak Malatya’ya tayini yapılmış.

Kadir bey Malatya’da emekli oluncaya kadar çalışmış. Yıllar sonra Tahsin Malatya’ya tayin olunca ben Tahsin'e “orada iyi bir tanıdığımız (Osman babanın adamı) Kadir bey var, mutlaka onu bul” dedim. Kadir beyi tarif ettim. Tahsin de adamı bulmuş. Adam da vaktiyle Osman Babamızın yaptığı iyiliğin karşılığını manevi olarak ödemiş.

Allah onlardan razı olsun. Osman babamın ve onun gibi kişilerin Mekânı Cennet olsun.

 

Suat Zobu


.


Kiraz Ağacı

Evinin önündeki bahçesinde uygun bir yer buldu. Bir çukur kazdı.

- Kolay gelsin yeğeeen!

Başını kaldırdı, dönüp baktı; Bilal Dayı.

Asiyenin Ahmet

 


26 Kasım 2011, 13:50 

Toplumu oluşturan insanlar bir bütünmüş gibi gelir bizlere. Ahmet, Mehmet, Hasan, Hüseyin der geçeriz. İnsanlar sağ iken farkına bile varmayız çoğu zaman. Ama kaybettiğimiz zaman yokluğunu hissederiz. 

Bizim köyde yaşayan insanlar için de aynı şey geçerli değil mi? Sık sık gördüğümüz için birlikte yaşlandığımızın farkına bile varmayız. Bir gün öldüğünü duyar üzülürüz. Allah’tan rahmet dileriz. İşin gerçeği farklı farklı hikayelerin yaşandığı bir yaşam daha bitmiştir… 

Her insanın ailesiyle, eşiyle dostuyla farklı bir dünyası var elbette. 

Ahmet Sarı, daha çok bilinen ve kendisiyle bütünleşmiş adıyla Asiyenin Ahmet; ben onu ne zaman görsem güler yüzlü görmüşümdür. Şu anda gözümün önündeki hayali de gözlerinin içine kadar gülen bir güler yüzdür. 

60 ve 70’li yıllarda Almanya’ya gitmeler başladığında Asiyenin Ahmet de Fransa’ya gitmiş, orada yıllarca çalışmıştı. Sonra yurda kesin dönüş yaptı. O yıllardan hatırladığım bu Almancıların çocuklarına getirdikleri muhteşem oyuncaklar, güzel güzel giysilerdi. Ne imrendirirdi bizleri. 

Sonrası. 

Sonrasını hatırlıyorum, Asiyenin Ahmet de köyde mütevazı bir hayat sürmeye başladı. Kimseye bir kötülüğü dokunmaz, kimsenin etlisine, sütlüsüne fazla karışmazdı. Bizim ev camiye yakın olduğundan camiye gelip giderken görürdüm. Gördüğümde de hal-hatır sormadan, konuşmadan geçmezdi. Köyün alt taraflarındaki “Sellektör” dediğimiz binanın oradan ne zaman geçseniz orada birkaç kişiyle şakalaşır, gülüşür görürdünüz onu... 

Bir gün duyduk ki Asiyenin Ahmet kaza geçirmiş ve vefat etmiş. Üzüldük tabii. 

O ve diğer vefat edenlerimizin tümüne Allah'tan rahmet dilerim. Mekânları cennet olsun.

 

Suat ZOBU

 

.

Yerliköye Selam Söyleyin




Köyüme şiir yazmadan olur mu?

Doğduğumuz, büyüdüğümüz, çocukluğumuzun geçtiği yer unutulur mu?

Hani bülbül dermiş ya "İlle vatanım, ille vatanım" diye.

Sonra serbest bırakınca gitmiş bir çalı dibine konmuş.

Aşağıdaki şiir "BENİM KÖYÜM"e ithafımdır:

Çorum / İskilip / Yerli Köyü'ne

---

Gobeller yolunuz düşerse köye,

ANAMA, BABAMA selam söyleyin.

Münüp'e, Haydar'a, Şef'e, Seydi'ye,

Benden Yerliköy'e selam söyleyin..

-

Horuz, Selman, Vahit, Mahir'e,

Hayati, Süreyya, Koca Bekir'e,

Selam edin zengin ile fakire,

Benden Yerliköy'e selam söyleyin..

-

Hacalil'in Hacı tarla sürerken,

Coruğun Sülüyman dürüm dürerken,

Kel Battal'ın İsmet eve girerken,

Benden Yerliköy'e selam söyleyin..

-

Osman Zobu oturunca bir taşa,

Hüseyin Bıyık da eder temaşa,

Mehmet Göktaş şapka takmışsa başa,

Benden Yerliköy'e selam söyleyin..

-

Burhan Zobu kahkahayla gülerken

Akşam geç vakitse veyahut erken

Öğlen hoca "Allahuekber" derken

Benden Yerliköy'e selam söyleyin..

-

Ömer Güler, Dadaş, Bakkal Ali'ye,

Mehmet Bıyık'la Topal'ın Veli'ye

Ayşenin Ali'nin Hacı Sali'ye,

Benden Yerliköy'e selam söyleyin..

-

Arpalığa konan hacı leylekler,

Çiçeği böceği köyümü bekler,

Akşam sığırıynan gelen inekler,

Benden Yerliköy'e selam söyleyin..

-

Caminin önünde sohbet ederken,

Emin Dayı her gün Şe're giderken,

Eski'nin İrbağam davar güderken,

Benden Yerliköy'e selam söyleyin..

-

Ağaca üşüşüp ötüşen kuşlar,

Seherde uyanıp niyaza başlar,

Çalılar dikenler topraklar taşlar,

Benden Yerliköy'e selam söyleyin..

-

Emrullah'ın evi kuyuya yakın,

Abdullah Güler'e selam bırakın,

Hanifi Gökçe'yi geçmeyin sakın,

Benden Yerliköy'e selam söyleyin..

-

Caminin gölgesi serindir yazda,

Mevla’m kabul etsin Hakka niyazda,

İçine dışına kıra biraz da,

Benden Yerliköy'e selam söyleyin..

-

Kel Battal, Kör Bayram, Dırış’ın İrfan,

Dobili’nin Hasan ayrıca Orhan,

Ve Karadayı’nın Helacı Burhan,

Benden Yerliköy’e selam söyleyin..

-

Akşam alacası daha da erken,

Irmak tarafından bir yel eserken,

Vehbi’nin Nori de karpuz keserken,

Benden Yerliköy'e selam söyleyin..

-

Sivrisinek gelse Irmaktan beri

Kapılar açılıp girse içeri

Gene de selamdan kalmayın geri

Benden Yerliköy'e selam söyleyin..

-

Koc’Osman’ın Mıstık, Dazlak’ın Mıstık,

Köyün toprağına beraber bastık,

Dostluk direğine bayrağı astık,

Benden Yerliköy’e selam söyleyin..

-

Bir yanda Aydoğan bir yanda kepir

İpek Efendimiz O Mübarek Pir

Öte Oba Beri Oba hepsi bir

Benden Yerliköy’e selam söyleyin..

-

Otur sofraya da yufka ekmek dür

Peynir koy içine tereyağı sür

Salim Bıyık Salim Gökçe Ahmet Kör

Benden Yerliköy’e selam söyleyin..

-

Çok şeyler değişmiş ben görmeyeli

Her sabah eserken seherin yeli

Bakın unutmayın sakın Gürsel'i

Benden Yerliköy’e selam söyleyin..

-

Kışlardan beriye dolanmış bahar

Yine yemyeşilmiş bizim oralar

Kırları güzelmiş bak bu aralar

Benden Yerliköy’e selam söyleyin..

-

Pirinç ekilirken ırmağın orda

Tarla sürülürken suluda kırda

Çayın gözesinde Acı Pınar’da

Benden Yerliköy’e selam söyleyin..

-

Burhan Zobu sabah giderken işe

Esmesin rüzgarlar değmesin döşe

Doğu batı güney kuzey dört köşe

Benden Yerliköy’e selam söyleyin..

-

Ölü Taşı’ndan da Suylan görünür,

Görünür kış-bahar sise bürünür,

Akşama Irmak’tan köye yürünür,

Benden Yerliköy’e selam söyleyin..

-

Halim, Ali İhsan Cüggüt'ün Fazlı

Kimsenin yemeği olmasın tuzlu

Mavzer kurşunundan daha da hızlı

Benden Yerliköy’e selam söyleyin..

-

Sarayburun işte Ahlat’ta bura,

Arapkırı orda Külfüyük şura,

Domuzgölü, Yamaç yerinde dura,

Benden Yerliköy’e selam söyleyin..

-

Kafa yorma aklın ermez feleğe,

Kendini bil dostum yaşama değe,

Rüstem, Ahmet, Özlem, bizim Meleğe,

Benden Yerliköy’e selam söyleyin..

-

Kışlar geçmiş mevsim bahara ermiş,

Ekini yeşermiş otu yeşermiş,

Allah güzelliği köyüme vermiş,

Benden Yerliköy’e selam söyleyin..

-

Konak Müdürü’ydü değildi düşman,

Yedi yıl görevde olmadı pişman,

Üç çocuk babası Can Kadir Peşmen

Benden Yerliköy’e selam söyleyin..

-

Mahmut'un Omar da çıkınca cama,

İster Salı olsun, isterse Cuma,

Meryem Abılamla Ahmet Amcama,

Benden Yerliköy'e selam söyleyin..

-

Yanık bir sedayla okunur ezan,

Bir seher vaktinde köyünden o an,

İstanbul’a gitmiş Nurettin Aslan,

Benden Yerliköy’e selam söyleyin..

-

Sapdere üzeri Otluk Kırı'na,

Dününe, bu güne hem de yarına,

Selam edin yokluğuna varına,

Benden Yerliköy'e selam söyleyin..

-

Celal Bıyık evi tepenin başı,

Ali Göktaş ile Ahmet Onbaşı,

Görünce Ahmet'le Mustafa BAŞ'ı,

Benden Yerliköy'e selam söyleyin...

-

Mevsimler sarkınca Nisan Ayı’na,

Gökten rahmet düşer köyün payına,

Sular seller gelir Tekke Çayı’na,

Benden Yerliköy'e selam söyleyin...

-

Yaşanacak hayat bitmeden kepek

Zaman geçiyor da bilinmiyor pek

Yakup’la Hulusi Muharrem ipek

Benden Yerliköy'e selam söyleyin..

-

Şeref, Kırık, Hasan kurban yüzerken,

Gençler köy içinde bayram gezerken,

Vehbi'nin Hasan da şiir yazarken,

Benden Yerliköy'e selam söyleyin..

-

Coşkun akan suyu ile övüşür,

Bayat Çayı Tekke Çayı kavuşur,

Kavuşur Irmağa doğru savuşur,

Benden Yerliköy'e selam söyleyin..

-

Dağılgan Düzü'nde kalmasın ekin,

Biçtirin sapını harmana çekin,

Un yapın buğdaydan doğal tüketin,

Benden Yerliköy'e selam söyleyin..

-

Şu anda bakmayın kuru ayaza

Kırlar bürünse de kar'a beyaza

Kavun karpuz bile çıkar bu yaza

Benden Yerliköy'e selam söyleyin..

-

Yukarı Obu'ya, Öte Obu'ya,

Hatice Bacı'ya, Satı Abu'ya,

Koca çınar Abdurrahman Zobu'ya,

Benden Yerliköy'e selam söyleyin..

-

Sakaröküz’e de karlar düşünce,

Asma’nın üstünden duman aşınca,

Tekke Çayı deli deli coşunca,

Benden Yerliköy’e selam söyleyin..

-

Gılice'nin Yaşar Veli'nin Talip,

Muhtar çay içerken tarladan gelip,

Oturun büyüğü küçüğü bilip,

Benden Yerliköy’e selam söyleyin..

-

Doğuştan bellidir boyumla enim,

Köyüme özlemim tükenmez benim,

Alaattin, Abdurrahman yeğenim,

Benden Yerliköy’e selam söyleyin..

-

Cunnu'ya, Gıdı'ya, Hacı Musta'ya,

Ak Derviş'e, Topal Akif Ustaya,

Selam edin sağlamına, hastaya,

Benden Yerliköy'e selam söyleyin..

-

Köpüre de Kızılırmak köpüre,

Eminenin Kuyusu'na, Kepir'e,

İpek Efendime, mübarek Pir'e,

Benden Yerliköy'e selam söyleyin..

-

İyiyle güzelle andırın beni,

Vatan özlemiyle yandırın beni,

Güllevik Suyu’yla kandırın beni,

Benden Yerliköy’e selam söyleyin..

-

Türbe’ye Yamaç’a Karşı Kuyu’ya,

Sapdere içinden akışan suya,

Pantı’nın Mırsal’a Arif Doğru’ya,

Benden Yerliköy'e selam söyleyin..

-

Ortaca ötesi Yılgınlık beri,

Arpalık önünde köyden içeri,

Bedel Adil Ağa kalmasın geri,

Benden Yerliköy’e selam söyleyin..

-

Bağların arası çiçek bezeli,

Çiçekler çiçeği dünya güzeli,

Eninde sonunda ezel ezeli,

Benden Yerliköy'e selam söyleyin..

-

A’la’nın Yüksel’e hem de Hacı’ya,

Ümmühan Teyzeme Havze Bacıya,

Çorak’ın Dere’den akan Acı’ya,

Benden Yerliköy'e selam söyleyin..

-

Kuyu’nun altında akan Pınar’da,

Daha söyleyecek çok şeyler var da,

Kırgınlık düşmanlık dursun kenarda,

Benden Yerliköy'e selam söyleyin..

-

Külfüyük bir yanda Irmak bir yanda,

Mal maşat kalmasın yazı yabanda,

Akşam olup eve geldiği anda,

Benden Yerliköy’e selam söyleyin..

-

Hoşafçı’nın Mıstık gider tarlaya,

Bazen traktörle bazen de yaya,

Hüseyin Güler’e Ali Ağa’ya,

Benden Yerliköy'e selam söyleyin..

-

Dilerim hiç kimse kalmasın naçar,

Gönül kapısını sevgiler açar,

Bu dünyaya gelen mutlaka göçer,

Benden Yerliköy'e selam söyleyin..

-

Konak’ın önünde harman yerinde,

Feramis’i Eldivas’ı görün de,

Bir sonraki ayın yirmi birinde,

Benden Yerliköy'e selam söyleyin..

-

Mehmet Zobu, Yaşar Zobu orada,

Hamza, Emre, Rüştü vardır arada,

Necati’yle Fehmi Serhat burada,

Benden Yerliköy'e selam söyleyin..

-

Tavuğa culuğa bütün bir köye

Emberin Memede Nazlı bibiye

Okuyan efendi dinleyen beye

Benden Yerliköy’e selam söyleyin..

-

Ekin harmanında kalmasın yaba,

Toplayın daneyi olmasın heba,

Kimler geldi geçti sığmaz hesaba,

Benden Yerliköy’e selam söyleyin..

-

Hasan Şen, Kadir Şen, Gımo, Haldirim,

Yunus Yıldırım'la, Hikmet Yıldırım,

Çayırharman Arapkırı Kaldırım,

Benden Yerliköy'e selam söyleyin..

-

Mustafa’yla Orhan, Eminin Ahmet,

Muhittin Dayıya varın bir zahmet,

Evdeyse Ayşenin Alinin Mehmet,

Benden Yerliköy'e selam söyleyin..

-

Çayın suyu savağına dolarken,

Mulla Ahmet arpalığı sularken,

Yaşar Köse her gün namaz kılarken,

Benden Yerliköy'e selam söyleyin..

-

Yazımızı böyle yazmış Yaradan,

Kimler geldi kimler geçti buradan,

Mesafeyi kaldıralım aradan,

Benden Yerliköy'e selam söyleyin..

-

Ayak izlerim var topraklarında,

Emeklerim durur yapraklarında,

Çocukluğum kaldı sokaklarında,

Benden Yerliköy'e selam söyleyin..

-

Bizden birileri vardır sorumda

Gözlüğü sorarım derler Çorum’da

Sağlığı sıhhati iyi durumda

Benden Yerliköy'e selam söyleyin..

-

Köyümüz her zaman başıma tacım

Sevinci sevincim acısı acım

Havasına toprağına muhtacım

Benden Yerliköy'e selam söyleyin..

-

Arefe gelip de bayram olunca,

Her eve sevinçle huzur dolunca,

Gurbet elden herkes köye gelince,

Benden Yerliköy'e selam söyleyin..

-

Günde yetmiş kere anam sılamı,

Dostluk üzerine edem kelamı,

Acülü başından verem selamı,

Benden Yerliköy’e selam söyleyin..

-

Yiyecek ekmeğim içecek suyum,

Canım çıkmayınca çıkmıyor huyum,

Kim ne derse desin işte ben buyum,

Benden Yerliköy'e selam söyleyin..

-

Ali Karadoğan Kıbrıs'a gitti,

Adil İstanbul'da ömür tüketti,

Suat Zobu burdan selamlar etti,

Benden Yerliköy'e selam söyleyin..

-

Suat ZOBU

-

(Lakaplarla andığımız için özür)

. 

-

. Yerliköy Facebook Google İskilip Çorum













---