.

AD BANNER

Bazı Kerametleri

Bazı Kerametleri

 İlkokul 1.sınıfa gidiyorum yıl 1989-1990.
O sene babam bostanlığımıza yeni bir karpuz tohumu ekti.
Bizim oralarda alışık olmadığımız kadar büyük karpuzlar oldu.

Aynı şehir karpuzları gibi.
İçinden en büyük karpuzu seçtim, ha'nin (Büyük sepet) dibindeki samandan karpuzun altına serdim, çürümesin diye.
Amacım İbrahim İpek Efendi'ye vermekti.
Mübarek, arada bir bize gelir, aşağı evin salonunda, fırınlı sobanın (guzine) yanındaki sedirin köşesine otururdu.
Cısır cısır kaynayan demlikten çay içer, sohbet ederdi.
Rahmetli gidene kadar köşeden kalkmaz, iki dizimin üstünde gözümü ayırmadan onu izlerdim.
Arada bir saçımı okşar:
"Senin adını ben koydum" derdi.
Aradan belli bir zaman geçtikten sonra Efendim yine bize geldi ve köşesine oturdu.
Anam rahmetli çayını koymak için hareketlendiğinde
"İhsaniye yeğenim, bırak şimdi çayı ben Celalettin'in iki aydır bana sakladığı karpuzu yemeye geldim" dedi.
Nasıl şaşırdık anlatamam.
Annem "Efendim nerden biliyorsunuz, Celalettin'in size karpuz sakladığını" diye sordu.
Rahmetli de, "Ben bilirim" dedi gülerek.
Mekânı cennet olsun...

Celalettin GÜLER

--------------------------------------------------------------------

Canlı Şahidinin Ağzından: İpek Efendinin Kerameti

Yerliköy’e imamlığa giderken rahmetli İpek Efendi’ye Sungurlu’dan itibaren yol arkadaşlığı yapmıştım. İkimiz de Tirkeş’li Fehmi Dede’nin dervişlerindendik. İskilip’in Çeltek Köyü’ne geldik. İpek Efendi bizi bir günlüğüne Çeltek Köyü’nde bırakıp kendisi İskilip’e gitti.
Biz o akşam misafir olduğumuz Çeltek köyünde yattık. O gece rüyamda Sungurlu’yu, anamı, babamı, kendi ailemi gördüm. Yani o gece rüyamda bayağı Sungurlu ile uğraştım. Ertesi gün İpek Efendi şehirden Çeltek Köyüne geldi. Bana gece gördüğüm rüyaları ima ederek “İmam Sungurlu’da ne var ne yok?” dedi. Hayretler içinde kaldım.
Bana kerametini göstermişti.
Allah rahmetiyle muamele eylesin.
Mehmet YAĞLI
(Yerliköy’ ün 1965-1972 Yıllarındaki Köy İmamı)
Fotoğraf: Canlı Şahidinin Ağzından: İpek Efendinin Kerameti
Yerliköy’e imamlığa giderken rahmetli İpek Efendi ile birlikte Sungurlu’dan birlikte yol arkadaşlığı yapmıştım. İkimizde Tirkeşli Fehmi Dede’nin dervişlerindendik. İskilip’in Çeltek Köyün’e geldik. İpek Efendi bizi bir günlüğüne Çeltek Köyünde bırakıp kendisi şehre gitmişti. O akşam misafir olduğumuz Çeltek köyünde yatmıştık. O gece rüyamda Sungurlu’yu görmüştüm. Anamı Babamı kendi aile ortamımı görmüştüm rüyamda. Yani O gece uykumda bayağı Sungurlu ile uğraşmıştım. Ertesi gün İpek Efendi şehirden tekrar Çeltek Köyüne geldi. Ve bana gece gördüğüm rüyaları ima ederek “imam Sungurlu’da ne var ne yok?” diyerek beni hayretler içerisinde bırakmıştı. Ve bana kerametini göstermişti. Allah rahmetiyle muamele eylesin.
Mehmet YAĞLI (Yerliköyün 1965-1972 Yıllarında ki Köy İmamı)

TEŞEKKÜRLER FEHMİ YAĞLI KARDEŞİM
------------------------------------------------------
......................................................


TAHSİN İPEK’ten gelen mesaj:
Ben de amcamla ilgili bir kıssa anlatacağım.
Esat Amcamın vefatından 3 yıl önce yazın köye izine gelmiştim. Köyde evinin önünde oturuyorduk, O anlattı:
         Bizim İpek Efendi yeni derviş olmuştu. Çay Köyü’ne değirmene gidiyorduk. Yolda bana “Esat Ağa değirmen beni selamlayacak” dedi. Ben de “İki günlük derviş olmakla neler söylüyorsun sen” dedim. Değirmene yaklaştık; değirmenci telaş içinde bir suyun başına koşuyor, bir içeriye koşuyor. Biz içeriye girdiğimizde değirmenin taşı dönmüyordu. Biraz sonra taş dönmeye başladı. Tövbeler olsun böyle oldu” diye kendisi bana anlattı.
Bir sonraki yıl aynısını yine anlattırdım, tüylerim diken diken oldu. Ben bunu aynen naklediyorum, yanlışım ve yalanım yoktur. Allah şahidimdir.
Tahsin İPEK
.......................................


         Babam rahmetli anlatmıştı (Mustafa Zobu):
         İpek Efendi Köyde pek bulunmazdı.
         Köyün içinde dikelirken Efendinin geldiğini duyduk.
         Asiyenin Ahmet'le "Efendi gelmiş, hadi yanına gidelim" dedik. Gülerek "Gerçi bize çay falan ikram etmez ya" diye konuşup gülüştük. Vardık hoş-beşten sonra oturduk. Hal-hatır sorduktan sonra Efendi "Hanııım, çayları getir, misafirlerimiz 'belki bize çay falan ikram etmez' derler de..!" diye seslendi. Hafifçe gülümsedi. 
         Biz varmadan çayı hazırlatmış meğerse.
         Bir utandık, bir utandık, gık diyemedik valla...
                    ..
         Hepsinin mekanları cennet olsun.
              Suat Zobu
            ......................................