Mustafa TIĞLI diye bir
öğretmenimiz vardı. Bizim köyde 1964-1969 yılları arasında 5 yıl falan görev
yaptı. İskilip'in içindendi. (Hasan Şen ve ben sınıfta dersleri en iyi olan
kişilerdik. Hasan'la sürekli yarış halinde olurduk. Mustafa Tığlı
"Hasan'la Sükut okuyup ileride bana mektup gönderecekler" derdi ama
gönderemedik, ihmal ettik. Mektup yazamadık ama telefonla görüşme imkanımız oldu. İlkokul 1-2-3. sınıfları O'nda okuduk; sonra O,
köyden tayin oldu.)
İyi bir öğretmendi,
çok disiplinliydi, soba demiriyle döverdi valla. Uzun bir çubuğu vardı,
sıraların arasından ta öbür taraftakinin kafasına vururdu. Zavallı Mahir’i çok
döverdi (Mahir'den helallık alması lazım-Mehmet İpek'in lafı). İyi de öğretirdi
hani.
Gökçe’nin Mehmet
(Mehmet İPEK)’le Vehbi’nin Nori (Nurettin Şen) anlatıyor:
E. S. E'ye güzel bir gocuk almış. E. onu giyip kurum kurum kuruluyor,
öyle bir forslu geziyor ki görenleri çatlatıyor alimallah. Biz de çocuğuz
kıskanıyoruz tabii. Bir gün gocuğu çıkarıp bahçe duvarının üzerine koymuş.
"Aha lan gocuk burda" dedik, Kümbüdün Mırat’la (Murat Çakmak)
birlikte kürekle gocuğu kestik. E. bi gördü gocuğu, kıyameti kopardı. Doğru
Mustafa Tığlı’ya gidip şikayet etti. Öğretmen bizleri topladı sınıfa “Bu gocuğu
kim kestiyse çıksın bakalım” dedi. Erkeksen çık.
Arif’e (Arif Doğru) “Git caminin hocasını çağır gel” dedi. Arif dışarı çıktı.
Arif’e (Arif Doğru) “Git caminin hocasını çağır gel” dedi. Arif dışarı çıktı.
“Şimdi caminin hocası
gelecek. Çeşitli dualar okuyacak. Bu gocuğu kesenlerin yüzleri morarmaya başlayacak,
gözleri pörtleyecek. Karınları şişmeye başlayacak (Ulaa ne poh yedik biz
diyoruz içimizden). Karınları şişecek, şişecek sonra buuumm patlayacak”.
Biz başladık ağlamaya. Süklüm püklüm ayağa kalktık “Biz kestik öğretmenim” dedik.
“Ariiifff gel yapanlar açığa çıktı” diye seslendi. Meğerse Arif’i önceden kurmuş, kapının önündeymiş, hiç gitmemiş hocaya falan. Lan arkadaş bizi bi dövdü, bi dövdü, üzerimize çıkıp tepindi resmen...
Biz başladık ağlamaya. Süklüm püklüm ayağa kalktık “Biz kestik öğretmenim” dedik.
“Ariiifff gel yapanlar açığa çıktı” diye seslendi. Meğerse Arif’i önceden kurmuş, kapının önündeymiş, hiç gitmemiş hocaya falan. Lan arkadaş bizi bi dövdü, bi dövdü, üzerimize çıkıp tepindi resmen...
Sonra E'den özür
diletti, diletti ama neye yarar, olan oldu. E'nin gocuğu gitti, biz eşek sudan gelinceye dayak yedik..
* * *
Mehmet İpek ve Nurettin Şen'den aktaran:
Suat Zobu
.
.