.

AD BANNER

Yerliköyden Bazı Hatıralar 5


Bazılarınız bilmeyebilir ama Yerliköy'deki her evde öyle şakır şakır sular akmazdı. Su kıttı o zamanlar. Karşı kuyu dediğimiz yerden bir su çıkardı. Acı mı acıydı. Aslında kuyuya benzer bir şey de yoktu ama Acı Kuyu diyorlardı işte. Belki de eskiden kuyu vardı kim bilir..! Bizim gördüğümüz, büyükçe yalpık bir taşın altından kaynayan suyun çevresi biraz kazılmış, etrafına taşlar dizilmiş, kovaların sığacağı kadar derin olan bir çukurluktu. Kadınlar o çukurdan kovalarla suyu alırlar, çamaşır yıkarlardı. Analarımız orada bizi az çimdirmedi, onlar çamaşır yıkarken biz az oynamadık oralarda...

Yerliköyden Bazı Hatıralar 4

Gençler pek bilmezler de; bizim köyde eskiden bağlar vardı, köy önünde bahçeler vardı.

Yerliköyden Bazı Hatıralar 3

Siz hatırlamazsınız belki de; Yerliköy'de bizim çocukluğumuz dolu dolu geçti. Oyunlar oynardık, met, üçkoç, saklambaç, birdirbir, çelik-çomak vb. Her oyunun mevsimi mi olur, modası mı değişirdi bilmem bütün köyde bir oyun bir müddet oynanır, sonra diğer oyuna geçilirdi.

Yerliköyden Bazı Hatıralar 2

Bazılarınız belki hatırlamazsınız da; bizim öyle rengarenk oyuncaklarımız yoktu. Büyüklerimiz de pek oyuncak yapmazdı, hele hele çarşıdan-pazardan hiç alınmazdı. 

Yerliköyden Bazı Hatıralar 1

Siz gençler bilmezsiniz de; eskiden traktör, biçerdöğer falan yoktu. Kağnılar, at arabaları vardı öküz ve at koşulan. Ekinler tırpanla biçilirdi. BABAM Koca Mıstık’la  Hoşafçı’nın üstüne tırpancı yoktu köyde. Biçilen ekinler yığın yapılır, dökülen sapları toplamak için tırmık çekilirdi.

Teyzoğlu

Şiirin Hikayesi 
04.08.2015 tarihinde kaybettiğimiz Teyzemin Oğlu, Can Kardeşim, Hüseyin Karaoğlu'na. Mekanı cennet olsun. (Resim yaklaşık 1 yıl önce çekildi)

Huzuru Mevla’ya Yüzümüz Olsun…

.

Hak vaki olur da gidersek bir gün,

Arkada kalacak sözümüz olsun.

Ne kırgınız ne de kimseye dargın,

Huzuru Mevla’ya yüzümüz olsun…

Ne Oldum Deme..!

.

Ne oldum deme gönül, ne olacak kim bilmiş,

Belli olmaz baharda beniz solduran olur,

Bu gün yarın telaşı, bakarsın vade gelmiş,

Bağbanı gider elbet hasbahçe viran olur,

Olmaza olmaz deme mutlak olduran olur…

Topal Hüsamettin

İki koltuk değneğiyle gerçekten topaldı. Biz Topal Hüsamettin derdik. Ayakları dizlerinin olduğu yerden de pek bükülmüyordu galiba ki oturduğu zaman ayaklarını uzatır hatta kendisi uzanır vaziyette dururdu.

Kimse Duymasın..!

















Şiirin Hikayesi

Bu günlerdeki ruh halim.

.


İki lafı bir araya getirip,

Yazamadım Ahmet, deme kimseye,

Tek satırı baştan sona bitirip,

Dizemedim Ahmet, deme kimseye.

Serçeşmedir Gözümüz..!


ALMANYADAKİ ALİ KARDEŞİME:

Ben burda öksüzüm sen orda yetim,

Nedense gülmüyor yüzümüz Ali.

Durumu anlatmak benim niyetim,

Millet için yanar közümüz Ali.

Yerliköyde Yağmur Duası


Dün bizim köyde yağmur duası vardı.

Allah kabul etsin. Allah köyümüze, yurdumuza bol rahmet versin, bereketli yıllar nasip etsin. Vatanımıza milletimize zeval vermesin inşallah.

İskilip’te Tuz Ve Serüveni

iskiliprehberi Temmuz 12, 2014 Haberler
                              


İskilip tuzla

Amasyalı Coğrafyacı STRABON Antik dönemdeki XİMENE (Çankırı-Bayat-İskilip) ve PİMOLİSENE (Sungurlu civarı) eyaletindeki tuzlardan söz eder. Tuz her çağda önemli bir maddedir. Hatta Romalıların askerlerine maaş yerine tuz verildiği bilinir.

Yerliköy Yerinde Duruyor Ama..!



 Ozan Arif ’in “Köyüm Eski Köyüm Değil” diye bir türküsü vardı. Orada bahsedildiği şekilde Anadolu’nun tüm köyleri gibi bizim Yerliköy de eski köyümüz değil artık.

Hayırsever Dedem Hacı Osman Zobu


Dedem rahmetli çok hayırseverdi.

Karaoğlankırı’na giderken Çevlük’ün orada bulunan Musluk’u O yaptırmış. İyi yer seçmiş aslında. Orası tam dört yol ağzı. Ulaşımın kağnı-at-eşekle sağlandığı dönemde işlek bir yer.

Irmak-Suylan-İskilip yolu ile Yerliköy-Çukurköy yol çatı.

Musluk’un içinde ağzı kapaklı oluklar vardı. Dedem rahmetli gelen geçen içsin diye her gün bu oluklara içme suyu doldurtuyordu. Her yıl oraya su dolduracak bir kişiyi ücreti mukabilinde tutar devamlı suyun doldurulmasını sağlardı. Bu kişi eşeklerin üzerindeki fıçılarla su taşır, günlük olarak olukları taze su ile doldururdu. İçerinin ve çevrenin temizliği de ona aitti.

Yakın çevresindeki tarlalarda çalışanlar falan gelir orayı gölgelik olarak kullanır, yemeklerini içinde yerlerdi.

1979 yılında Dedem vefat ettikten sonra bu geleneği uzun zaman Rahmetli Abdurrahman Amcam devam ettirdi. Daha sonraları oraya su dolduracak kişi bulunamadı. Su doldurma işi de aksamaya başladı. Abdurrahman Amcam kendisi ara sıra su götürür, doldururdu. Sürdüremedi bıraktı. Bazen amcamın ricası üzerine traktörle biz de götürür doldururduk. Sonraları hepten susuz kaldı musluk. Binası da sağından solundan yıkıla yıkıla harap oldu gitti…

Dedemin enteresan hayırseverlikleri vardı.

Eski caminin minaresini ahşaptan O yaptırmış mesela. Ortada oyuk kocaman bir kara taş. Kaide olarak. İçine oturmuş uzun ve kalın bir öz. Çevresine monte edilmiş şerefeye kadar çıkan ahşap bir merdiven. Dışına minareyi oluşturan ahşap kaplama. En dışta zaman içerisinde paslanarak koyu kahverengileşmiş sac kaplama.

Yeni cami yapılırken eski cami ve minaresi de yıkılmıştı doğal olarak.

Bizim köyün mezarlığına kerpiç evi yaptırmıştı. Halen kullanılıyor. Her yıl ücretle kerpiç döktürür bu kulübeye koydururdu. Vefat edenlerin sapıtmasını kapatmak için gerekli kerpiçler oradan alınırdı. Şimdilerde o kulübeye kerpiç yerine tuğla konulup sapıtmada kerpiç yerine tuğla kullanılıyor. Aynı kerpiç evini Üçdam Köyü’nün mezarlığına da yaptırmış. Orada da ücretiyle kerpiç döktürerek kulübeye doldurtuyordu.

Ekinler biçilip buğday evin önüne geldiğinde çocuklara, yoksullara gönlünce verirdi. “Göz hakkı” derdi.

Mekânın cennet olsun dedem, nur içinde yat.

 

Suat Zobu 

. 



Suat Zobu

İzi Çorum un

Sırtını yaslamış “Kandil Dağı’na”,
Ankara’ya dönük yüzü Çorum’un.
Tarihi uzanır Hitit çağına,
Asırlardan belli izi Çorum’un.

Rıfat Kurtoğlu / İskilip

Ne zaman düşünsem bir hoş olurum
Nedir bu bilinmez sırrın İskilip.
Görür görmez seni sarhoş olurum,
Apayrı gönlünde yerin İskilip.

Çimento



            

Geçen gün köye düğüne gittik.

Hüseyin Bıyık, Ağabeyim Burhan Zobu, Mehmet Bıyık falan oturuyoruz. Yanımıza Şef (Hüseyin Kemelek) de geldi.

Güleryüzlü.

Hüseyin Bıyık iki de bir “Ben deyim yüz teker, sen de yüzelli teker” deyip gülüyor. Belli ki bir şey var!

"Hele anlat şunu" dedim.

Hüseyin Bıyık anlatmaya başladı (Buradaki abartılara/partal dikkat, süper valla):

---//---

Mılla Ahmet’le Keloğlan’ın İsiyin gençken Ankara’da çalışmaya gitmişler. Etimesgut’ta 1 kamyon çimento indirmişler.

Adam "Birer yevmiyeyi hak ettiniz. Dikmen’de de çimento inecek. Onu da indirin ayrıca yevmiye vereyim" demiş.

Onların canına minnet.

Orada da bir kamyon indirmişler, birer yevmiye daha almışlar.

Derken bir TIR çimento daha gelmiş.

Adam bunu da indirin ikişer, hatta üçer yevmiye daha vereyim demiş. Şartolsun TIR’ın bir ucu Dikmen’de, bir ucu Mamak’tan yeni çıkmış. [İki yerin arası en az 5 km] :) Ben deyim 100 tekeri var, sen de 150 teker.

“Lan abi etme-eyleme, çok yorulduk. Biz bunu indiremek” deseler de, adam belindeki silahını göstererek,

“Lan valla ikinizi de vururum. İnşaata da gömerim. Sittin sene kimse sizi bulamaz. Ben şimdi nereden adam bulayım. Bunu da indireceksiniz. Beşer tane de yevmiye vereceğim” demiş. (Yevmiye bolluğu).

Bi yol kaçabilseler Ulus’u bulacaklar ama kaçamamışlar. Biraz paranın hatırına, daha çok silahın hatırına TIR’ı da indirmişler. Adam söylediği yevmiyeleri de vermiş. Vermiş ama ikisi de çimento mu, adam mı belli değil. Adamlıktan çıkmışlar. İkisinin de belleri bıhınları kırılmış. İkisinin de bi tek gözleri ışıldıyor.

Adam arabasıyla heykelin oraya kadar da getirip bırakmış.

Adamdan ayrılınca,

“Arkadaş bi hamama gidip iyice yıkanalım bari” demişler.

Kaç tane hamama gittilerse “Bu çimento bizim hamamı doldurur, donar kalır temizleyemeyiz de” diyerek hiçbiri hamamdan içeri almamış.

“Arkadaş size birer yevmiye, ikişer yevmiye verelim (Hamam parası da yevmiye ile!)” deseler de hamamcılar kabul etmemiş.

En son birisi “Arkadaş şu hamamın dışında hortumla sizi bi yıkayalım ondan sonra hamama girin” demiş.

Öylelikle yıkanabilmişler de kurtulmuşlar.

-

Suat ZOBU

 

.

#Yerliköy #Köy #İskilip #Çorum #Türkiye

 

.


Kiraz Ağacı

Evinin önündeki bahçesinde uygun bir yer buldu. Bir çukur kazdı.

- Kolay gelsin yeğeeen!

Başını kaldırdı, dönüp baktı; Bilal Dayı.