.

AD BANNER

Kültür

              Şive           
Türkçenin Çorum ilinde kullanılan şivesinin Batı Anadolu ağızları içindeki konumu Prof. Dr. Leyla Karahan'ın Anadolu Ağızlarının Sınıflandırılması (Türk Dil Kurumu yayınları: 630, Ankara 1996) adlı çalışmasına göre, Anadolu ağızları batı grubu içerisinde yer alır.

Coğrafya


ÇorumTürkiye Cumhuriyetinin Karadeniz Bölgesinin Orta Karadeniz Bölümü'nde yer alan bir ildir.
Çorum, leblebisi ile tanınır. İlde toprak ve makine endüstrisi oldukça gelişmiştir.

Çorum Tarihçe

Tarihçe
Çorum il toprakları tarihi devirlerin en başından beri insan yerleşimine sahip olmuştur. Aynı zamanda kadim devirlerde kurulan ilk merkezi Anadolu siyasi birliği ve devleti bu topraklardan çıkıp Anadoluya hükmetmiştir. Kadim Hitit'lerin başkenti Hattuşaş Çorum ilindedir.

Eğitim Kültür Sağlık

Eğitim,  Kültür ve Sağlık Durumu

"İskilip üstünde bir kara bulut,
Ana ben gidiyom sen beni unut..."
...

İdari ve Nüfus Yapısı


İdari Yapısı ve Nüfus Durumu






İlçeye bağlı 65 köy vardır. 2000 yılı nüfus sayımına göre İlçe merkezinin nüfusu 19.648, köylerin nüfusu 25.679 olup, toplam nüfus 45.327’ dir. 65 köyün 110 bağlısı vardır. İlçe merkezinin 14 mahallesi bulunmaktadır.

Coğrafi Yapı

Coğrafi Yapısı


İskilip İç Anadolu ile Karadeniz Bölgesinin birleştiği sınırlarda, geçiş bölgesindedir. Çorum’a 56 km, Kastamonu’ya 140 km, Ankara'ya 200 km, Osmancık’a 92 km, Oğuzlar’a 24 km, Bayat’a 33 km, Uğurludağ’a ise 26 km, uzaklıktadır.

İskilip Tarih




İlçenin Tarihi

Çorum ili İskilip İlçesi Akşemsettin hazretlerinin doğduğu topraklardır.


İskilip, Çorum ili’ne bağlı bir ilçe ve bu ilçe merkezinin adıdır. Tarihsel bir coğrafyanın adı olarak da kullanılır. Tarihte verilen adları da; İskila, Andrapa / Andrapolis, Blocium / Bloacium, Neoclaudiopolis, Neopolis, Iskelib, İskelib, İmad (Direklibel)’dir.

Yemekler

    Y E M E K L E R     

En özel yemek olarak düğünlerde "İskilip Dolması" yapılmaktadır. 

Kültür


              Kültür              

Köyün gelenek, görenek ve yemekleri genel İskilip kültürü ile bazı farklılıklar göstermektedir. Mesela konuşmalar : "Geliver", "Gidiver" yerine İskilip'te "Gelüve", "Gidüve" denilmektedir. İskilip ağzında "i" yerine genellikle "ü" kullanılmaktadır. Bu duruma Yerliköy'ün hemen yakınındaki Hacıbayram, Çayköy, Kayaağzı gibi köylerde ve dağ köylerinde de rastlanılmaktadır. Yerliköy konuşmasında böyle bir şey yoktur. "Geliyormusun" yerine "Geliyon mu" (Buradaki n sağır n) gibi yöresel olarak kullanılan kelimeler olmasına rağmen Yerliköy konuşmasındaki pek çok kelime neredeyse İstanbul Türkçesine yakın olarak kullanılmaktadır.
------------------------------------------------------------------------------ 



Köyün yetiştirdiği şairlerden Ihvani Şen'e ait bir şiir:

 GOBELLER            

Tor ceylannar gine cacık derdinde,
Ortacıya gidelim mi, gobeller?..
Birikmişler taa Suylanın ardında,
Gaynarcıya gidelim mi, gobeller?..
x
Çorağın kıyısına doğru gidelim,
Ordan Yerliköyü seyir edelim,
Dana, sığır, koyun, kuzu güdelim,
Yılgınnaya gidelim mi, gobeller?..
x
Musluğun yanından firik ederik,
Kepirin gırında gavurub yirik,
Anamgil asbab yur; bizde çimerik,
Garşı guyya gidelim mi, gobeller?..
x
Hasan Hocam Yerliköyün Ihvanı,
Cami boş olursa sıkılır canı,
ŞENlenecek bizim köyün her yanı,
Çalhamıya gidelim mi, gobeller?..
IHVAN-İ ŞEN - 2012
 ---------------------------------------------
HASAN UNUTMA, HABER ET

Üşütmüşüm Hasan, hastayım emme,
Dağılgana gidekene haber et.
Hastaymış arkadaş, gelemez demme,
Külfüyüğe gidekene haber et.
x
Yufkayla yımırta azık gatalım,
Alıp yanımıza, olta atalım,
Köprünün orada balık dutalım,
Gızılırmaa gidekene haber et.
x
Garibin Aliyle gidek çalığa,
Çiğdem toplayıp da goyak ya’lığa,
Güllevük suyundan içek sa’lığa,
Aculüye gidekene haber et
x
Domatesle biber, ekmek alırık,
Belki ağşamaca orda galırık,
Bayat Çayı’n orda mantar buluruk,
Yılgınnaya gidekene haber et.
x
Bahar gelir goyununan, guzuynan,
Yemek yapak, Yelli Köyün duzuynan,
Çıhıp da gel ayağının tozuynan,
Gaynarcıya gidekene haber et.
x
Köy önünden Aydoğan’a gidelim,
Yamaçtan da köyü, seyir edelim,
Bahar gelsin köyde culuk güdelim,
Yelli Köye gidekene haber et.
Çocukluğa gidekene haber et.

Suat Zobu
 ******************************** 


A

A’lenmek: Eğlenmek, durmak, dalga geçmek,
Abariy: Hayret nidası
Abdesane: Tuvalet
Abdestlik: Banyo yapılan yer
Aboo: Hayret nidası
Ağa: Baba,
Ağca: Beyaz,
Ağnanmak: At, eşek gibi hayvanın yuvarlanması,
Aha: İşte,
Ahacık: İşte burda
Alaçık: Ağaç dallarıyla iskeleti kurulmuş ve çul kilimle örtülü çadır.(ALACIK)
Alma: Elma
AMBAR : Hububat deposu,
ANADUT : Tarım aracı,
Anadut: Buğday ve benzeri ekin destesini remorka veya başka bir araca yüklemede kulanılan üç kollu harman aleti.
Annacı: Karşısı
Annacıma gel : Karşıma gel
Aş: Yemek
Aşamınan: Akşamleyin
Avu: Zehir
Ayakyolu: Tuvalet

B


Badal : merdiven basamağı
Bahraç / Bakraç: Bakırdan küçük kova
Baldırcan: Patlıcan
Bamiye: Bamya
Bardak : Çam ağacından oyulmuş 7-8 litrelik su kabı, seneğin küçüğü. "Eski çamlar bardak oldu" deyimi buradan gelmektedir. Şimdi ise bardak su bardağı-çay bardağı olarak algılanmaktadır. Su içmek için kullanılan bu günkü bardak yerine "TAS" kullanılmaktaydı,
Batman : Yaklaşık 20 Litrelik sıvı ölçü birimi,
Bazlama : sacda pişirilen yuvarlak ekmek
Bekit: Kapat, ört
Belermek: Gözleri büyüterek öfkeyle bakmak,
BILDIR : Geçen sene,
Bıza' : Buzağı

Bi hapaz: Bir avuç
Bi dıhım : Bir lokma
Bibi : Uzaktan kadın akraba,
Bicimcik: Azıcık, az olan şey
Biçki : testere türü
Biley taşı : kesici araçları iyeleyen alet
BİZ : Delik delmeye yarayan alet,
Bostan : Kavun, karpuz tarlası
Boyunduruk : çift süren hayvanları birlikte yürüten ağaç çember
Boz : sürülmemiş toprak
BÖRÜ : Zehirli bir örümcek türü,
Bucaklık: Evde kap kacak konan yer,
Bugelek (g sağı n): Büyük baş hayvanları rahatsız eden uçan bir böcek.
Bulamaç: Undan yapılan cıvık yiyecek
BUNDAN KEYLİ : Bundan sonra,
Buymak: Çok üşümek,
Büngüldemek: Suyun yerden fokurdaması,
Bürgü: Yemeni,

C


Cahal : Cahil, tam yetişmemiş, delikanlı 

Camış : manda
Canavar: Kurt
Candarma: Jandarma
Ceyran : elektrik
Cıbır: Parasız, pulsuz
CILGA : Patika-keçi yolu,
Cıncık: Camdan yapılmış eşya,
Cırcır : fermuar
Cızlavat : lastik ayakkabı

Cimciklemek : Çimdik atmak, çimdiklemek 
Cirpeden: Hızlıca,
Cof cof : Süs 
Cuvara: Sigara
Cüce : civciv
Cücük: Civciv

Ç


Ça'al: Küçük taşlardan oluşan yığın.
ÇALHAMA : 1- Caminin yanındaki çeşme,
ÇALHAMA : 2- Yoğurtla ayran arası kıvamdaki yoğurt,
Çandı : Evin, ambarın köşesi
Çapıt : Bez Parçası
Çarkıt: Bozuk - külüstür,
ÇEBİŞ : 1 Yaşındaki erkek keçi,

Çemkirmek : 1 . Birine karşı gelmek, sert cevap vermek. 2 . halk ağzında Köpek kesik kesik havlamak.
Çıngı: Kıvılcım,

Çiğit : Çekirdek
Çilermek: Su sızması,

Çinilemek: Çınlamak,
ÇOR : Hastalık,
Çö'dürmek : küçük abdest yapmak (Özellikle çocuklarda)
Çöğmek: Yana yatmak,
Çökelik: Evde yapılan bir peynir türü,
Çömelmek: Dizlerinin üstüne çökmek
Çömütmek: Çömelmek,
Çördük : Armutun küçüğü
Çörtleğen: Pınarlarda ve çatılarda su akan yer,

D


Dam kürümek : ahırı süpürmek
Dam: Ahır,
Darı : mısır tanesi
Deze: Teyze

Dıldıbız : Fakir
Dibek : Ağaçtan yapılmış havan, sofu
Dinelmek : Ayakta durmak Dirgen : harmanda sapları yayan çatallı araç
Dolama : parmağın iltihaplanıp şişmesi
Dölek: Düzlük,
Döş : göğüs
DÖVEN : Düven,
Duluk: Avurt
Duncukmak : Nefessiz kalmak, somurtmak,
Dürzü : (aslen bir mezheptir)aşağılamak için kullanılır
DÜVE : 1 Yaşındaki dişi inek yavrusu,
Düven : harmanda ekin üzerinden çekilen kızak

E


Eci : Kız kardeş, bacı, abla,

Ecicik : Azıcık, bir tutam Ekti: Yiyecek konusunda yüzsüzlük yapan
Ellağam : Herhalde, galiba 
Ellik: Ekin biçerken el parmaklarına takılan ağaç parmaklıklar.
Emişik: Bir memeden emen kardeş olmayan yavrular.
Emme : Ama
Emmi: Amca
Empirme: Kadın elbise kumaşı.

Enek : Misket, bilye 
Enik: Kedi ,köpek yavrusu
Enteri: Zıbın , elbise
Erişmek : (meyvalar için) olgunlaşmak
Erze: Kapıyı kapalı tutmaya yarayan demir
EVLEK : Ekin ekerken ayrılan bölüm,
Evmek : acele etmek
Evrağaç/evirgeç: Ekmek çevirmeye yarayan uzun yassı tandır değneği,
Eyy: Efendim

F


Fağrimek : Yaşlanmak, ihtiyarlamak 

Felfecir okumak : gözlerin fıldır fıldır dönmesi
Ferik : Piliç
Fırıldak: Oyuncak, kendisine güvenilmeyen, sahtekar
FİRİK : Kızarıp olgunlaşmaya başlayan buğday başaklarının ateşte kavrularak yenmesi,
Fişne: Vişne

G


Gabak : Kabak, kel
Galbır: Elekten büyük olan eleme aracı.
Gamaşmak : mayhoşluk
Gamyon : Kamyon
Ganara:  Yemekten başka bir şey düşünmeyen işe yaramaz kimse, luzumsuz işlerle uğraşan
Garipsemek: Özlemek,
Gaste : Gazete
Gavillemek: Kararlaştırmak,
Gavurga: Patlamamış mısır, buğday kavurması
Gayillenmek: Kabul etmek,
Gayli : Artık
Gedik: Dişleri dökülmüş olan,
Gerneşmek: Gerinmek,
Gı : Erkeğin kadına seslenişi
Gıbraşma: Kıpırdama, hareket etme

Gıdık : Çene altı 
Gıran giresice: İlenç (hastalık bulun inşallah)
Gıran: Toplu ölümlere sebep olan hastalık.
Gidişmek : kaşınmak
GOBEL : Erkek çocuğu,
Gocuk : kış giysisi
Godek / Gudük: Kısa
Göğ böğrülce : taze fasulye
Göğermek : yeşermek
Göğsemek : Hayvanların çiftleşmeye hazır olması
Gök: Yerine göre mavi-yeşil,
Göynek: Gömlek biçimli gecelik,
Göynümek : olgunlaşmayı da öte geçmek
Guguk : kuş türü
Gunnamak: Eşeğin, köpeğin doğurması,
Gurk: Yavru için yumurtaya basan ya da yeni civcivleri olan tavuk.
Guvermek: Yeşermek,
Güğüm: Bakırdan yapılan büyük su kabı, helke

Günnük : Yevmiye 

H


HABE : Heybe,
Hağ: Sırtta taşınan büyük sepet,
Hamut: Çift süren öküzün boynuna takılır,
HARAL : Büyük kıl çuval,
Hayat : avlu

Hazetmek / Hazitmek : Beğenmek, hoşlanmak 
Heçlemek: Bozmak, atılacak hale getirmek, berbat etmek
Hedik : haşlanmış buğday
Hela: Tuvalet
HELKE : Su kabı,
Hergele: İşsiz sapsız, yaramaz insanlar için söylenen söz.
Heyka : hikaye
Hırka: Eskiden kadınların giydiği folklorik bir giysi.
Hızar : ağaç biçen biçki
Hinkirmek: Sümkürmek,
Holluk : fol
Horanta : çoluk-çocuk
Hörüklemek: Bir şeyi ağzına kadar doldurmak,
Huysukma:Tedirgin olma, çekinme, huylanma
Hürü: Huri

I


Irakı: Rakı
Iramazan: Ramazan
Irbık: İbrik
Irza: Rıza
Isıcak: Sıcak
Islağaç : Yufka ekmek pişirirken çevirmeye yarayan yassı tahta
Islama : ekmek ıslama
Işgın: Fidanın sürgün kısmı - filiz,

İ


İBRİK : Abdest almaya yarayan su kabı,
İdare: Gazyağı ve fitil kullanılarak kullanılan camsız aydınlatma aracı.
İkileme : tarlayı ikinci kez sürme
İleğen : Leğen
İlistir: Delikli süzme kabı
İrbam : İbrahim
İRİLİK : Samanın irisinin konulduğu yer,
İt dirseği : göz kenarında çıkan bir kabarcık
İya’ : Kaburga kemiği,

K


Kademsiz: Şansız, talihsiz, uğuru olmayan
Kaktır: İttir.
Kapçık : kabuk
KARAVUK : Baharda toplanarak yenilen ot,
Kaş : uçurum, tepe sırtı
KAŞIKLIK : Kaşık konulan askılı tahta kap,
Katık: Yoğurt, ayran,
Kaynata: Kayınpeder
Kekil: Yeni gelinlerin kulak yanlarında kesilerek şekil verilen saç

Kelem : Lahana 
KENDİGELEN : Yere dökülen tahılın ertesi yıl kendiliğinden bitmesi,
Kertmek : Oymak, işaret koymak Kes: Samanın incesi yendikten sonra, yemlikte kalan iri kısmı
Kesek: Tarlanın sürülmesinden sonra oluşan iri toprak parçaları.
Keskenmek: Atacakmış gibi, vuracakmış gibi yapmak,
Keş: Yağsız Peynir
Kımçıtmak: Keserken koparmak,
KIR : Yazı-yaban,
Kıran girmek : bitmek sona ermek, salgın hastalık
Kırık: Kadınların yabancı erkek dostu
Kırklık: Koyunların yününü, keçilerin kılını kesmede kullanılan bir tür makas
Kırkmak: Kesmek
Kırmaşmak / kıpraşmak: Kımıldamak,

Kısrak : Dişi at
Kıyak yapmak : İyilik yapmak, torpil geçmek 
Kirez: Kiraz
Kişkişlemek: Kışkırtmak,
KOSTAK : Forslu olan,
Kömbe: Alttan ve üstten odun ve tezek ateşiyle sinide pişirilen mayalı çörek
KÖMÜŞ : Manda,
Kösüre : kesiçi araçları iyeleyen bir alet , bileği
KÖYNEK : Atlet yerine kullanılan iç çamaşırı,
Kumpir: Patates
Kuruluk: yüksekçe yer
Kuytuk : çukurca yer
Külek: Buğday ölçü birimi, kavanoz şeklinde kap, küçük yağ fıçısı,
KÜLÜK : Balyoz,
Küpür: Süpürünce çıkan toz toprak,
Küskü : sopa
Kütük : ağaç gövdesi, kısa, bodur

L


Türkçede L ile başlayan kelime pek yoktur.

LEĞEN : Abdest alırken suyun döküldüğü kap,
Lök: Gaz lambasının cam takılan kısmı
Löküs: Lüks( Gaz yakıtlı aydınlatma aracı)

M


Ma'da : başka
Madeniz: Maydanoz
Mağza : bodrum kat odası
Mahana : Bahane
MALAMA : Savrulmaya hazır samanla tane karışımı yığın,
MALAMAT : Rezil,
MAŞALAMA : Bahçede sebze ekmek için ayrılan küçük bölümler,
Meccanen: Bedava, beleş
Me'esimek: Mühimsemek, önemsemek, 
Merdiman: Merdiven
Misir: Mısır
Mostra: Gerçek, gerçek yüzünün ortaya çıkması.
Motur: Traktör
Mugallit: Komik hareketleri olan, güldüren kişi.
Musmul: Mundar olmayan - temiz,
Muzur: Yaramaz, yaramaz işler yapan
Münkürcü: İyilik bilmez , nankör.

N


N’oldum delisi: Konumu, durumu değişince havalara giren insan.
Nahal : Nasıl
Narasın: Ne arar (Narasın gız anam yok)
Niyittin : Ne yaptın
NODUL : Ucunda çivi olan sopa,

O


Ocaklık : eski evlerde ateş yanan yer
Okka: Bir kiloramdan biraz fazla ağırlık ölçüsü
Oklaa: Oklava
Okuma: Davet, davetiye
Omar: Ömer

Ö


Ödüm goptu: Çok korktum
Öğnük: Önlük
Öğörsemek : ineklerde çiftleşme arzusu
Öndere : Ucu çivili uzun sırık, övendere
ÖNLÜK : Kadınların ev işi yaparken önlerine taktıkları bez,
Örklemek : bağlamak

Ötüğün : Öteki gün, önceki gün 
ÖVENDERE : Nodul,

P


Palaspandıras: Hazırlıksız alelacele ile hareket etmek.
Pantul: Pantolon
Paya: Havalı
Pece: Baca, 
Peşkir : el havlusu
Pırtmak: Hızlıca kopmak, ayrılmak, kaçmak, 
Pinnik: Kümes,
Poğsumak : buharlanıp ıslanmak
Pörtleme : dışına taşma
Pu'ar : pınar su yalağı
Pürtük: Küçük parça

R


Türkçede R ile başlayan kelime pek yoktur.

S


SABAN : Çift sürmeye yarayan tarım aleti,
Sac ayağı :
Sacayağı: Üzerinde yemek pişirlen üç ayaklı demir
Saçkı: Tandırda yakılan ot,
Saçma : serpme
SAHAN : Tabak,
SAHANLIK : Tabak konulan yer,
Sallı : ağır
Sap yiyip, saman sıçmak: Ne dediğini bilmeden saçma sapan konuşmak.
Sap: Ekin sapı/iri saman,
Seğirt: Koş
Seki: Oturak,
Seklem (kıl çuval), silgi (banyo havlusu),
Sekmen: Zeminden 30-40 cm yükseklikteki yer
Sene: Yıl
SENEK : Çam ağacının kütüğünden oyulan, tarlalara su içmek için götürülen, yaklaşık 20 litrelik su kabı,
Senit: Üzerinde hamur açılan, meyve, sebze doğranan tahta tabla.
Sergen: Raf
Siğme: Akıtma, işeme
Sinsin: Ateş çevresinde oynanan oyun
Sohum: Yufka ekmekten yapılan, sulu yemek almaya yarayan kaşık gibi parça
Sokranmak: Homurdanmak,
Soku: Bulgur, keşkek dövülen dibek
Sokum-sohum: Yufka ekmeğin kaşık gibi kullanılması,

Somak : Mısır koçanı
Sorutmak : Yüzünü ekşiterek oturmak 
Söbe: Tam yuvarlak olmayan
Sündürme: Uzatma
Sütlük: Eskiden yemek, yoğurt ve yağ gibi yiyeceklerin koyulduğu yer.
Süzme : bez ile süzülmüş yoğurt

Ş


Şaplak : şamar
Şepit: Bazlama ekmeği
Şıvgın : sürgün, ince dal 

Şilepe : Yapış yapış 
Şindi / Şindik: Şimdi,
Şipit: Terlik,
Şippedenek: Hemencecik
ŞİREVİT : Üzümlerin pekmez yapmak için doldurulduğu, çıkan şıraların alt yanındaki bir delikten boşaltıldığı ağaçtan yapılma V harfi şeklinde olan 2,5 metre uzunluğunda, 1 metre genişliğine ve 80 cm yüksekliğinde at arabası veya kağnı ile taşımaya uygun, üstü açık olan depo,
ŞİŞEK : Kısır koyun,

T


Talla : Tarla
Tas: Bardak anlamında da kullanılır,çukur tabak anlamında da

Tataram: Üşütme sonucu mide ekşimesi, mideyi bozmak, kusmak
Tavatır : Çok iyi, güzel 
TEKECEN : Baharda toplanarak yenilen ot,
Temek : Ahırdan hayvan dışkılarının atıldığı delik, küçük pencere,
Tepik: Tekme
TINAZ : Saman yığını,
Tınaz: Harman düvenler tarafından dövüldükten sonra yığılan saman ve tanelerin karışımı olan yığın.
Tıngır: Kova,
Tokaç: Çamaşır yıkarken ,çamaşırları dövmeye yarar ağaçtan gereç
TOKLU : 1 yaşındaki koyun yavrusu,
Tomruk : kalın ağaç
Topalak: Domates
Tuğmen: Kuşlarda ibik,
Tummak: Suya dalmak,
Tumman: Eskiden bezden yapılmış genelde kadınların giydiği pantolon biçimli giyecek,
Tülemek: Kuşların tüy çıkarması, mecazi: maddi bakımdan iyi duruma gelmek,  
TÜNEK : Tavukların tünediği yer,

U


Uçuklama: Dudakta kabarcık oluşması
Uğra: un
Uğrün uğrün: Gizli, gizli
Urba: Giysi

Ü


Üç etek: Folklorik giysi ,setilyon
ÜLEŞ : Pay,
Ünnemek: Çağırmak
Üreluğün: İleri gün, geçen gün,
Ürümek: Havlamak(köpek ürüyor derler)
Ürüya: Rüya
Ütelemek: Tavuk, hayvan tüylerini ateşte yakmak, ot/ekin dallarını ateşte yakmak,

V


Verep: Yamaç,

Y


YABA : Harman savurmaya yarayan tarım aleti,
Yad: Yabancı ,el
Yal: Kedi ve köpeklere verilen un ve su karışımı yiyecek.
Yalak : hayvanların su içtikleri kap
Yalık: Mendil ya da iş yaparken boyuna bağlanan bez
Yapak: Bayanlarda saçların taranmamış hali, yapaklı
Yavsu: İnek at gibi hayvanlar üzerinde yaşayan bir asalak canlı.
Yaykamak: Çanak , tabak gibi kaplara su tutmak, durulamak.
Yazı: Tarla - yeryüzü,
Yellenmek: Yokuş aşağı iniş esnasında hızlanmak, ayrıca gaz çıkarmak
Yel-yepelek: Hazırlıksız alalacele hareket etmek
YEMLİK : 1- Baharda toplanarak yenilen ot,
YEMLİK : 2- Hayvanların yem yediği oluk,
Yırak: Uzak,
Yiğnik : hafif
Yirik: Yırtık
Yoha / yuha: sığ
Yoz: Yabani
Yumak: Yıkamak,
Yunacak: Pis, dinsiz,
Yunmak: Yıkanmak-çimmek,
Yüklük: Evde yatak yorgan konulan yer,
Yülümek: Kazımak, tıraş etmek,
Yüssük : Yüzük

Z


Zabın : Fakir, çaresiz 

Zağar : köpek
Zeklenmek : Alay etmek, alaylı taklit yapmak,  
Zevzek: Geveze
Zı’armak: Oyunbozanlık,
Zıbın: Kadınların giydiği basma entari
Zıkkım : zakkum

Zımzıklamak : Yumruklamak 
Zırzop: Elde avuçta durmayan insan.
Zikke: Hayvan ipi bağlamaya yarayan demir kazık.
Zilli: Biraz hareketli ve oynak kız çocuklarına söylenir.
Zoba : Soba
Zopa : Sopa
Zükkem: Nezle


Yerliköy




.
      

Resimler


Köyün Adı - Tarih


KÖYÜN ADI:

Yerli Köy'ün adına, köydeki kullanılışı ile YELLİ KÖY de denilmektedir; rüzgârlı anlamında. Köy konumu nedeniyle her zaman rüzgâr alacak durumdadır. Bu nedenle RÜZGÂRLI tanımı daha doğru olabilir. Daha sonraları "Yelli Köy" den "Yerli Köy" ismine doğru dönüşüm olmuştur.

Nüfus



Tüm Anadolu köyleri gibi Yerliköy de sürekli göç vermektedir. Aşağıdaki tablodan da görüleceği üzere nüfusta sürekli bir azalma söz konusudur.

KONUM ve COĞRAFİ YAPI

       
Yerliköy; Çorum İli, İsklilip İlçesine bağlı bir köydür. 

İskilip İlçe merkezine uzaklığı 23, Çorum'a 75, Bayat'a 15, Ankara'ya ise 178 km'dir. İskilip'in güneybatısındadır. 4 km güneyinden Kızılırmak geçmektedir. Köyün arazisi Kızılırmak'a kadar uzanır.

SENİN KIYINDA

6 Eylül 2010, 11:21

Sanırım,
  Bu gün yine senin kıyına vurdum!
    Vurdum ki geri gelinmez.
      Bilmiyorum; bu bir sitem mi, isyan mı?
        Neden sürekli senin sularındayım?
Bilinmez…

HAZİRAN AKŞAMLARI

14 Eylül 2010, 16:04


Bir haziran akşamı; gökyüzü pırıl pırıl,
Bu gece yine yalnızım…
Yıldızlar sessiz ve durgun.
Onlarda,
Benim gibi yalnızlığın hüznünü yaşıyorlar belki de…

GENÇLİĞİM


7 Şubat 2011, 11:56
Gençlik neydi hemşerim,
Ya çocukluk?
Gördünüz mü, tattınız mı?
Ben hiç görmedim, tatmadım.
Şimdi asırlarca uzakta kalan mutluluk,
Peki, bunun hesabını;
Kime sorayım?

Benim Değerlerim Vardı


           2 Şubat 2012, 10:11

           Benim değerlerim vardı; Eyüp Babam, Babaannem, Murat Amcam, Ali Babam, Fatma Anam, Anaannem…  

Bizim Köye Kar Yağardı


          1 Ağustos 2011, 16:12
          Bizim köye eskiden çok kar yağardı ve çabuk kalkmazdı. Ya da küçük olduğumuz için boyumuzun kısa olmasından orantı kurarak çok yağdığını zannederdik.

GARDAŞ


8 Aralık 2011, 09:53

Şehit Tahsin Yıldırım


DAHA BEN COCUKKEN BIRAKIP GITTIN,
YILLARDIR HASRETINLE YANARIM GARDAŞ!
GENC YAŞIMDA BEN DE TÜKENİP BİTTİM,
YARALARIM SIZLAR KANARIM GARDAŞ!

Yerliköy


20 Şubat 2012, 21:58

Baldırcan gurusu olsada yesek,
Yarım yarım yufka ekmeğe dürsek,
Ekmek kevretmesine tereyağ sürsek,
Güzeldir ekmeğin aşın Yerliköy...

Bi Dıhım Yelliköy

Bi Dıhım Yelliköy

19 Mart 2012, 17:14      

         

Gıyızım (Bacım) havalar ısınmıya başladı. Gasnak neyi dökecak daha; bahceyi de diyom bu sene ırmağa ekek. Çayda su mu var ki; gara yere döşenesiceler olanı da yoharılardan kesiyolar. Gıran giresiceler aşşadakiler niyder demiyolar. Herüfler de
biçere gidiyo ya kimse uraşmıyo.

Caminin Otu


3 Ocak 2011, 08:50
AYŞENİN ALİ' DEN HATIRALAR:

Dedemgil caminin önündeki çayırları biçmişler, çuvallayıp caminin önüne koymuşlar. 

Yerliköy'e Hasret

  

24 Ocak 2011, 11:11

Sana olan hasretim,
  Kutupların güneşe olan hasreti gibidir,
    Oyyy…
      Yerli Köyüm oy.

Yerliköy'de Köyde Yaşam

Gençler pek bilmezler de; eskiden bağlar vardı, köy önünde bahçeler vardı.
Baharla birlikte bahçeleri beller, maşalamalar yapardık tırmıkla. Toprağı iyice havalandırır, içindeki otu çöpü temizlerdik. Topalak, baldırcan, biber, marul ekerdik.

Yerliköyde Çocukluk

Bazılarınız belki hatırlamazsınız da; bizim öyle rengarenk oyuncaklarımız yoktu.

Büyüklerimiz de pek oyuncak yapmazdı, hele hele çarşıdan-pazardan hiç alınmazdı.

Yerliköyde Harman Zamanı




Siz gençler bilmezsiniz de; eskiden traktör, biçerdöğer falan yoktu. Kağnılar, at arabaları vardı öküz ve at koşulan. Ekinler tırpanla biçilirdi. BABAM Koca Mıstık’la  Hoşafçı’nın üstüne tırpancı yoktu köyde. Biçilen ekinler yığın yapılır, dökülen sapları toplamak için tırmık çekilirdi.

Harmanlar köy önündeydi. Çayır Harman’dan Bağlar’a kadar. Her harmanda da bir haymalık.

İçi tertemiz ve serindi. Tarladan saplar kağnılarla çekilir, düven sürülürdü. Öyle bir gıcılaması vardı ki o kağnıların. Tozun toprağın içinde düven sürmek, harman aktarmak, yeterince ezilip saman haline gelen sapı yığın yapmak, harman savurmak ne zor işti. Ama zevkliydi de. İnsanlar zaman zaman birbirine yardım ederdi, mutluydu insanlar.

Sonra traktör geldi, sonra tek tük biçerdöğer. Uzun müddet daha tırpan işi devam etti. Hayvanlara saman yapmak için gene birkaç tarla tırpanla biçilir, düvenle saman yapılırdı.

Hiç unutmam; Kıbrıs Barış Harekatı'nda Babamgil Bekirağa'da tırpan biçiyordu. Barış Harekatı'ndan sürekli haberler veren, Mehmet Amcam'ın pilli radyosunu, babamgilin yanında ilerletmek görevi benimdi.



Her evde inek, kömüş (Manda), koyun mutlaka bulunurdu. Hepsinden sürüler vardı, sığır, dana, kömüş, koyun sürüleri. Üç-beş tavuk, culuk, badı vardı her evde. Yumurtaya, sebzeye para verilmezdi, doğaldı hepsi. Çoğu şeyi kendimiz yetiştirirdik. 

Suat Zobu 

yerliköy


.