.

AD BANNER

Atın Kuyruğu


           Rahmetli Süleyman (Kör) Dayı da ilginç şeyler anlatırdı. 
Keloğlan'la ilgili, Şıpla'yla ilgili, Tığloğluyla ilgili falan. 
Keloğlan mesela 3 haklık buğday çuvalını (Yaklaşık 100 kg) dişiyle ambarın gözünden çıkarırmış.

Koca Osman

Osman İpek, nam-ı diğer Koca Osman.

Hakikaten Koca Osman'dı. Cüssesiyle Koca Osman, adamlığıyla Koca Osman, insanlığıyla Koca Osman'dı. Adam gibi adamdı. Dostuna dosttu. Kafasına koyduğu işi mutlaka yapardı. Pek çok kişiyi işe yerleştirdi. Pek çok kişiye mutlaka iyiliği dokundu. 

Siyasetçiydi. AP döneminde yaptıramadığı iş yoktu. Demirel'le direkt olarak görüşebilen ender insanlardan biriydi. Bizim İskilip dolmasını Demirel'e yediren kişi. Köyün yolunu, yeni camisini o yaptırdı. Telefonu, elektriği o getirtti. O olmasa gelmez miydi bunlar? Elbette gelirdi ama 5-10 sene sonra gelirdi. Allah razı olsun. 

Köyün okulunda "Allah şeker verebiliyor mu? Bakın ben veriyorum" diyerek çocuklara dinsizlik aşılamaya çalışan bir öğretmene soluğu Erzurum'da aldırdı. Büyük-küçük demez herkesle samimice konuşurdu. Küskünleri barıştırır, arası bozulanların arasını bulmaya çalışırdı. Zengin-fakir demez herkesin evine girip, birer suyunu içerdi hiç değilse. En azından yoldan geçerken seslenir hal-hatır sorardı. Kibirlenmezdi. "Senin servetin kadar benim borcum var" diyecek kadar da alçak gönüllüydü. 

Hüseyin İpek (Gökçe) küçük kardeşiydi, çok yakışıklı biriydi. Yeşilçam'dan davet gelmiş gitmemiş. Sonraları kalp kapakçığından ameliyat olmuştu. Doktorlar 10 yıl gider demişler. Koca Osman kardeşiyle ilgili bu 10 yılı sayardı gizlice. Gerçekten 10 yıl falan sonra vefat etti kardeşi. Aradan fazla uzun zaman geçmedi. Kendisi çok da yaşlanmamıştı aslında. Takdiri ilahi bir gün duyduk ki Koca Osman vefat etmiş. Cenazesine yetişebildik. Tarla ilaçlarken zehirlenmiş mi, yoksa kalbi "Artık yeter" mi demiş bilinmez, vade yetince...

Allah rahmet eylesin, mekanları cennet olsun. 

Oğlu Mustafa; İncek taraflarında akrabalarıyla bir koyun kesmişler, et yapmışlardı. Biz de çocuklarla o taraftan geçiyorduk. Kestikleri o koyunun etinden biz de nasibimizi aldık. Bunu şunun için anlattım: O rahmetli oğlunun sofrasına oturmadığımızı duysa müthiş derecede kızar ve kesinlikle küserdi. Bunu düşünerek hiç tereddüt etmeden, hiç yabancılık çekmeden oturduk sofraya. 

                            **

          Oğlu Tahsin İpek'ten: 

Babamla ilgili bir anımı anlatmak istiyorum:

10 yıl önce köydeki evimizde bir kart buldum, eski yıllarda babama yazılmış. Adreste Malatya yazıyordu. Ben de Malatya'da görev yaptığım için kartın sahibini telefonla buldum. Bir yurtta müdürlük yapıyormuş. Ziyaretine gittim, babamı söyledim. Bana sarıldı, vefat ettiğini söyleyince çok üzüldü. Hemen telefona sarıldı ve "Bugün ki hatime Osman İpek'i de ekleyin" dedi.

Ben o kişinin İskilip'te görev yaptığını düşünmüştüm. Meğerse 79 yılında Konya Beyşehir'de Mehmet Ağabeyim vasıtasıyla tanışmışlar. Görev yaptığı yerin kaymakamı tarafından uzun süre açığa alınmış. "Osman Amca kurslar için beni Ankara'ya getirdi, bakanlıkta bir sürü tanıdığı vardı. Tekrar görevime iade edildiğim gibi memleketim Malatya'ya da tayinim yapıldı" dedi. "Nasıl unuturum Osman Amcanın iyiliğini" diyerek gözleri doldu.

Bizlere buna benzer çok mutluluk yaşattığı için ona hep duacıyız ve onlara layık olmaya çalışıyoruz. Mekânı, mekanları cennet olsun. (AMİN)

                ***

           Damadı Mehmet İpek'ten:

Osman İpek benim hem amcam hem de kayın babamdır. Tahsin’in Malatya’da Osman babamın eski tanıdığını bulduğu şahıs ise asıl benim tanışımdır. Bu şahsın ismi Kadir'di.

1980 ihtilalinde Ben Konya'nın Beyşehir İlçesi’nde astsubay olarak görevde iken Kadir bey de o zamanlar Beyşehir ilçe Tarımda memur idi. Darbede ilçe Kaymakamı olan zat bu Kadir Beyi dindarlığından dolayı açığa aldırtmıştı. Tam o zamanda da Osman babam Beyşehir'e bize gelmişti. Osman babamla Kadir beyi tanıştırdım, “Baba bu arkadaşı Kaymakam dindar diye açığa aldı. Kaç aydır maaş alamıyor” dedim. Osman babam Kadir beye “Ben haftaya Ankara’ya gidiyorum, sen de benimle gelir misin” dedi. O da hemen kabul etti ve beraber Ankara’ya gittiler.

O zamanki Çorum Milletvekillerinden birine Kadir beyin durumunu anlatmış. Vekil de “Sen nereye tayin olmak istiyorsun, onu söyle” demiş. Kadir bey de “Efendim ben Malatyalıyım oraya tayin olmak isterim” deyince Kadir beyin açık hali de kaldırılarak Malatya’ya tayini yapılmış.

Kadir bey Malatya’da emekli oluncaya kadar çalışmış. Yıllar sonra Tahsin Malatya’ya tayin olunca ben Tahsin'e “orada iyi bir tanıdığımız (Osman babanın adamı) Kadir bey var, mutlaka onu bul” dedim. Kadir beyi tarif ettim. Tahsin de adamı bulmuş. Adam da vaktiyle Osman Babamızın yaptığı iyiliğin karşılığını manevi olarak ödemiş.

Allah onlardan razı olsun. Osman babamın ve onun gibi kişilerin Mekânı Cennet olsun.

 

Suat Zobu