.

AD BANNER

Atın Kuyruğu

            
24 Nisan 2010, 23:51
          

Süleyman Dayı (KÖR) rahmetli de ilginç şeyler anlatırdı. Keloğlan'la ilgili, Şıpla'yla ilgili falan. Keloğlan mesela 3 haklık buğday çuvalını (Yaklaşık 100 kg) dişiyle ambarın gözünden çıkarırmış.
Süleyman Dayı'nın ağzından :
Babam cins bir cirit atı aldı, atta ne at ama. Biz de daha yeni delikanlıyız; ata, cirite hevesimiz var. Başka bir köyde düğün varmış cirit oynanacak. Biz ata binecek çağda değiliz. Cirite de katılalım istiyoruz.    
Babam Şıpla'ya rica etti "Bizim ata sen bin" diye. "Tamam" dedi, gittik o köye. Ciritten önce atı yormayalım diye üzerine bile binmiyoruz ki başka, başka atlara binerek gittik. Cirit alanına vardık. Diğer köylerden de ciritçiler gelmişler belki 40-50 tane at var. Gelen giden bizim ata maşallah çekiyor.
Cirit başlamadan "Dayının atın kuyruğunu bağla" dedi.
Bağladık, atın sağına-soluna-arkasına-önüne geçip bakıyor "Cıık-cıık uzun oldu". Hadi yeniden bağla. "Cııık kısa oldu". Gözlerinin birini kapatıp bakıyor. Nişan alır gibi parmağını ileriye uzatıp, kendi kendine bir hesap yapar gibi mırıldanıyor, yere çömelip bakıyor. Iııh olmadı. Uzun oldu, kısa oldu derken cirit başladı.
Dayı cirit başladı".
"Başlasın yeğen; atın kuyruğunu iyi bağlamazsan olmaz".
Biz bağla çöz-bağla çöz, atın kuyruğunun ayarını veremeden cirit bitti.
"Dayı cirite katılamadan cirit bitti, biz bir atın kuyruğunu bağlayamadık" dedik.
"Geç geldik yeğenim, daha önceden gelip hazırlıklarımızı yapmamız lazımdı" dedi. Hazırlık dediği de atın kuyruğu!.. Atı yarıştıramadan döndük geldik, hevesimiz kursağımızda kaldı.
O atı bir kere olsun cirite sokamadan sattık gitti.

          Suat ZOBU