.

AD BANNER

İpek Efendimiz

                                            HAYATI: 

             

        


   İBRAHİM İPEK (KSA) KİMDİR?

İpek Efendi (KSA) Hazretleri, 20 Eylül 1934’de Çorum’un İskilip İlçesine bağlı Yerliköy’de doğdu

   Küçük yaşta Kur’an-ı Kerim’i hıfzederek, 14 yaşlarında, zamanın büyük şeyhlerinden Hüsnü Gülzari Hazretleri’nden el alarak, Halvet-i Uşşaki Tarikatı’na katıldı. Genç yaşında gecesini üçe bölerek, bir bölümünü uykuya, bir bölümünü Kur’an-ı Kerim okumaya, bir bölümünü de tesbih çekmek için ayıran İpek Efendi Hazretleri, bu düzene kendisini alıştırabilmek için yastık yerine bir kütüğü oyarak, rahat edemeyip gece uyanmasını bu şekilde temin etmişti.
17 yaşında evlenerek İskilip’e yerleşen İpek Efendi, İskilip’te Mekkeli Ömer Hoca’dan Arapça ve Tefsir dersleri alarak kısa zamanda yüksek derecelere geldi. Hüsnü Gülzari Hazretleri’nden 23 yaşlarında icazet alan İbrahim İpek Efendi, bu tarihten sonra insanları irşad için birçok beldede dolaştı ve İslâm’ı anlattı.
Sohbetlerinden onbinlerce kişi feyz alarak doğru yola tebdil etti. Birçok divanı bulunan ve zamanındaki ‘dört kutup’tan biri olarak kabul edilen İbrahim İpek Hazretleri, 6 Haziran 2000 günü fâni âlemden, ebedi âleme irtihal etti. Kabri Yerliköy’de olan İbrahim İpek Hazretleri’nin kendi divanından, kabir taşlarında şu sözler yazılıdır:


Mücahid nefsini pak eyle,
Hem kendini hak eyle,
Ne öyledir ne böyle,
Kabrimde hay benim.


İrşat Dönemi ve Vefatı

İbrahim İpek Efendi 1962 yılında icazet almıştır. 1965 yılında şeyhinin, 1967’de ise ser halife Mehmet Ali Fehmi Dede’nin vefatıyla birlikte bilfiil hizmete başlayarak o yıllarda ikamet ettiği Yerli Köy merkez olmak üzere Çorum, Çankırı, Kırıkkale, Ankara gibi Anadolu’nun birçok yerini köy kasaba demeden dolaşarak insanlara hak ve hakikati, Allah ve Resulü’ nün ve ehlibeytinin aşkını muhabbetini sevgisini duyurmak yolunda gayret sarf etmiştir.

Bir hususu özellikle belirtmeliyiz ki İbrahim İpek efendinin ve mensubu bulunduğu silsilenin son dönem temsilcileri özelikle tekkelerin kapanmasıyla birlikte irşat hizmetlerini yeni döneme uyarlayarak uzlete çekilip müritlerini beklemek yerine bizatihi müridanın bulunduğu yerlere giderek seyahat usulü irşadı benimsemişlerdir. İbrahim İpek Efendi de Bu hizmetler cümlesinden olmak üzere Çorum, Çankırı, Kırıkkale, Ankara, İstanbul başta olmak la beraber birçok yurtiçi, Pakistan, Hindistan, Suriye, Irak, Suudi Arabistan, Almanya, Hollanda gibi de birçok yurt dışı seyahatlerinde bulunmuştur ve bu seyahatleri esnasında gerek yurdumuzda gerekse yurt dışında birçok insanın tasavvuf neşesiyle tanışmasına vesile olmuşlardır. Ve ayrıca bu seyahatleri esnasında ilim ve irfanlarıyla temayüz etmiş Mehmet Zahit Kotku, İsmail Hakkı Toprak, Muhammed Malik Alevi, Muhammet Mustafa Kamil, Muhammet Nezir, Şeyh Nazım Kıbrısi, Prof. Dr. M. Esat Coşan, Abdullah Çetin Faruki, Sıddık Naci Eren Balıkesiri, gibi birçok ilim, fikir ve gönül adamlarıyla da görüşmüştür.

İbrahim İpek Efendi ilk haccını 1965 yılında yapmış ve ömrünün sonuna kadar kırk küsur hac ve umre ziyaretinde bulunmuştur. Hac ve umre ziyaretlerinin çok olmasından dolayı kutsal topraklarda ve oraya gelen birçok İslam ülkesinden de mürit ve muhibbanı bulunmaktadır.  Yetmişli yılların sonuna kadar köyünde daha sonra ise Çorum merkezde hizmetlerine devam eden Hacı İbrahim İpek Efendi 6 Haziran 2000 tarihinde vefat etmiş, Yerliköy kabristanında toprağa verilmiştir.
Mekanı cennet olsun.
                            

Fotoğraflar: İPEK EFENDİMİZ

/album/foto%c4%9fraflar%3a-ipek-efendimiz/a23651-112512142112469-6032422-n-jpg/ /album/foto%c4%9fraflar%3a-ipek-efendimiz/a27063-102791563084527-2572978-n-jpg/ /album/foto%c4%9fraflar%3a-ipek-efendimiz/a34846-134720119891671-7269909-n-jpg/ /album/foto%c4%9fraflar%3a-ipek-efendimiz/a39123-141551049208578-6430963-n-jpg/ /album/foto%c4%9fraflar%3a-ipek-efendimiz/a39826-141551039208579-2054541-n-jpg/ /album/foto%c4%9fraflar%3a-ipek-efendimiz/a57928-147851865245163-1704854-n-jpg/ /album/foto%c4%9fraflar%3a-ipek-efendimiz/a68506-171997722830577-2487485-n-jpg/ /album/foto%c4%9fraflar%3a-ipek-efendimiz/a405766-334360509927630-1440355661-n-jpg/ /album/foto%c4%9fraflar%3a-ipek-efendimiz/a407249-354174487946232-777336767-n-jpg/ /album/foto%c4%9fraflar%3a-ipek-efendimiz/a407249-354174497946231-2028496405-n-jpg/ 


                               ŞİİRLERİ


EFENDİMİZE AİT BAZI ŞİİRLER


Hep “ben ben” diyenler yola gidemez,

Gafiller dünyada zikir edemez,

Münkirler mü’mine acep ne demez,

Kafir Muhammed’e divane dedi…



Abdullah İbn dedi “varıp görelim”,

Acaip garaib sual soralım,

Eğer peygamberse İslam olalım,

(Eksik)



Hakikat sözünde yalan olur mu?

Ehli zikr’in ruhu yalan olur mu?

Kevkeb semada da kamer olur mu?

Muhammed şemsidir cihana dedi…



Alayım der isen pirinden himmet,

Eylesene sen tarikata hizmet,

Lazımdır salihe sayı ve gayret,

Yetişmek istersen kervana dedi…



Sual sorulmaz ki yolda kalana,

Mert mi denilir de geri dönene,

Aferin katara gelip girene,

Zikreyle âşıksan cemale dedi…



İpek Efendi’mize ait olan bu şiir Mehmet Köse (Gardiyan)’a ait özel küçük not defterinden alınmıştır. Kendisine teşekkür ederim.

11 Hece sayısına göre yazılmış olan bu şiirde hece sayısı tutmayan bazı mısralar da tarafımdan düzeltildi. Şiirin orijinalini görmediğim için orijinalinde de hece sayısında hata olup olmadığından emin değilim. Hatalı hece sayısıyla buraya almak istemedim. Bu vesile ile mübarek insan İpek Efendimizi de rahmetle anmış olalım.

  Mekânı cennet olsun.

Suat Zobu


GİDİYOR


İslam dininin de gülleri solmuş,

Elveda eylemiş iman gidiyor,

Fitne fesatlarla her taraf dolmuş,

Semaya çekilmiş iman gidiyor…



Erkek kadın birbirine katılmış,

İslam dini sefalete satılmış,

İslam ailesiyle danslar tutulmuş,

Caniler zinaya üryan gidiyor…



Doğru yoldan eğri yola gitmişler,

Doğru teklif, eğri tasdik etmişler,

Moda diye hanım üryan etmişler,

Fırlamış içinden iman gidiyor…



“İslam’ım” diyor da dinine düşmen,

Ettiği günaha olmuyor pişman,

Nefsine uymuşta şen ve şadüman,

Hayvan sıfatında insan gidiyor…



Kulun günahıyla deniz bulanmaz,

Kıyamet kopsa da kâfir uyanmaz,

Rüştü bu münkirler Hakka inanmaz,

Cehennem narına yanan gidiyor…



İpek Efendi’mize ait olan bu şiir Mehmet Köse (Gardiyan)’a ait özel küçük not defterinden alınmıştır. Kendisine teşekkür ederim. 

11 Hece sayısına göre yazılmış olan bu şiirde hece sayısı tutmayan bazı mısralar da tarafımdan düzeltildi. Şiirin orijinalini görmediğim için orijinalinde de hece sayısında hata olup olmadığından emin değilim. Hatalı hece sayısıyla buraya almak istemedim.

Bu vesile ile mübarek insan İpek Efendimizi de rahmetle anmış olalım.  

Mekânı cennet olsun.  

Suat Zobu

------------------------------------------------------
17 Mart 2012, 22:04


Terk edemem ezkârımı ,
Dağıtmadım efkârımı ,
İki Cihan Sultanını,
Acep bir gün göremem mi ?
 X
Kul kusurun bilir ise,
Hâlik hoşnut olur ise,
Ruhum dostu bulur ise,
Acep kıymet bilemem mi ? 
 X
Harap etti dost hasreti,
Gayet zormuş yar mihneti,
Çok tatlıdır sohbeti ,
Acep bir gün giremem mi?
 X
Kalbe düşer aşk ateşi,
Yakar marifet güneşi,
Seyreyleyen arif kişi,
Acep bir gün sevilmez mi?
 X
Mücahid sarıl sünnetine,
Şefaati var ümmetine,
Rûhum girse Cennetine,
Acep Cemâl göremem mi?

(İpek Efendimiz)

-----------------------------------------------------

Bildirdi kendini bizi yaradan
Görmeden cemalini çıkmam aradan
Çok şükür seçtirdi akı karadan
Didemden didara bak dedi bana

Zerreyi az görme sakın
Cananın sana canından da yakın
Mürşitler aynadır sizlerde bakın
Gösterdi cemalin aynada bana

Virane şu gönlüm imar istiyor
İmarı görmeye mimar istiyor
Canım cananımdan didar istiyor
Bu gün cananım can oldu bana


Taş olmuş şu gönlüm şakule gelmez
Uçurdum dilberi ah ile gelmez
Darılmış cananım evime gelmez
Bugün cananım ev oldu bana

Mücahit bu gün abat oldu
Nur-u Muhammet mirat oldu
Nurdan nura seyreyledim
Cümle cihan Sübhandır bana



BİZDE ÇIKAK ARADAN



Davet eyle yaradan

Gitmez yolun karadan

Kıl tecelli bana sen

Bizde çıkak aradan



Bildir Allah bilelim

Candan tevhid vuralım

Göster nurun görelim

Alak gözü karadan



Ciyerini yakanlar

Cemaline bakanlar

O makama çıkanlar

Haber versin oradan



Kalpte yandır çırayı

Sildin mi O karayı

Görmedinse orayı

Ne söyleyim sana ben



Nefsin seni aldadır

Daha ruhun yoldadır

Rüştü canan candadır

Demedim mi sana ben


AĞLATMAKTAN MAKSAT NEDİR

Şeytan lâin kovaladım
Başı hakka yuvarladım
Şeyhim size pek bağlandım
Korkutmaktan maksat nedir

Gökten yere neler attı
Bütün dünya nûra battı
Hasretliği canım tattı
Ağlatmaktan maksat nedir

Acayipler görüyorum
Birliğin Hak biliyorum
İkrarımda duruyorum
Korkutmaktan maksat nedir

Acaibler haktan gelir
Hemen gönlüm bir hoş olur
Kuş yavrusunu dilin bilir
Söyletmekten maksat nedir

Bakmam dünya teşvişine
Bakın hûdânın işine
Demir yular taktı başa
Çekmemekten maksat nedir

Bağlardaki yaprak gibi
Soldu benzim toprak gibi
Duruyorum ahmak gibi
Gizlenmekten maksat nedir

Sözüm muhabbetten gelir
Garip gönlüm deli olur
Şeyh dervişin halini bilir
Söyletmekten maksat nedir

Mücahid bunda hata yoktur
Mürşidim Hüsnü Lokman doktor
Gaibleri bilen haktır
Bize haktan ilham gelir


Eklenme: 17-12-2002
Şair: İbrahim İpek Efendi

AMAN ALLAH HUZURUNDAN AYIRMA

Tıka basa sen nefsini doyurma
Hakkın esrârını nâdana duyurma
Gece gündüz Allah de nefsin kayırma
Aman Allah huzurundan ayırma

Zikri hakla çekil gayri halvete
Selavatla kavuşursun devlete
Kardeş etme Ya Râb bizi gaflete
Aman Allah huzurundan ayırma

Düşürüp şöhrete bizi berdar eyleme
Düşürüp zillete bizi mundar eyleme
Dostu dost kıl yâri ağyar eyleme
Aman Allah huzurundan ayırma

Meyledip bizi salma sivaya
Zikri Hak’la kavuştur sen likaya
Hak ile hak edip zatında fenaya
Aman Allah huzurundan ayırma

Mücahid kalbini zikre kab eyle
Senden evvel eylemişler hep böyle
Ya sûkûd et yada hakkı zikreyle
Aman Allah huzurundan ayırma
               Eklenme: 17-12-2002
            Şair: İbrahim İpek Efendi
                    

ANLADIM Kİ DALGA İMİŞ

Halkı gayet sever idim
Benim gönlüm Hakka imiş
Halkta beni seyeridi
Anladım ki dağla imiş

Hakikatte seven beni
Seyrederdi bende anı
Seyreyledim canda anı
Dost gönülde nihân imiş

Ruhum tenden etti firar
Hiç kalmadı sabrı karar
Yok oldu cümle ne var
Gördüm dostu anda imiş

Hakkı seven halkı sevmez
Halkı seven Hakkı sevmez
Mürşidinden ayırt olmaz
Hakkın nuru anda imiş

Mücahid söyle sen sözünü
Daim Hakka ver özünü
Şeyh de gördüm Hak yüzünü
Şeyhim Hakka ayna imiş
          Eklenme: 17-12-2002
        Şair: İbrahim İpek Efendi
              

ARADA VASITA İLHAM DEĞİL Mİ

Aşkın kazanı oldum durmaz kaynarım
Nûriyle nur oldum cevlân eylerim
Hak’dan alır halka söylerim
Arada vasıta ilham değil mi

Hakkın şemine her gün yanarım
Pervaneler gibi semâ dönerim
Her nereye baksam Hakkı görerim
Can gözüne görünen Cenan değil mi

Hakikat erkanında kutup duruyo
İhvanlar kaybolup kırklar geliyo
Canını verenler Cenan buluyo
Can gözüne görünen Cenan değil mi

Kürûhu Nâciye gelip geçiyo
Nûra gark olmuş ceyş gidiyo
Cihanın kutbu cevlan ediyor
Şeyhim Hüsnü Kutbu cihan değil mi

Erenler ervahı ile divana durduk
Muhammed ruhuna imama uyduk
Elestü Bezmindeki Namazı kıldık
Buda aşıklara bir kâr değil mi

İlmi hikmetten alır veririz
İstersek Cemâli her gün görürüz
Muhammed ruhuna cemaad oluruz
Erenler ervahına imam değil mi

Ey Mücahid teni nidersin
Gördün dostu canı nidersin
Gördükçe Cemali artıyor hırsın
Bir kere gördüğün bin kâr değil mi
             Eklenme: 17-12-2002
         Şair: İbrahim İpek Efendi
          

ASELE BASELİ KATAMAM GAYRİ

Kalbi penceremde yarimi gördüm
Lisanı haliyle bana gel dedi
Zikri vecd ile mutmain oldum
Asele baseli katamam gayri

İlim ile amel sırrı sefamdır
Zikirle kalbim mün’akis oldu
Erbabı tevhid ehli olana
Bundan geri atamam gayri

Bundan geri zehep taçsın başımda
Kâhi ten kâhi cansın düşümde
Vakti istirahat bütün işimde
Senden bait olamam gayri

Bütün muhabbetler fenaya erdi
O zaman kalbim gınaya erdi
Zakirler zikirle Mevlaya erdi
Kaybettim aklımı bilemem gayri

Şifa bulucu sözler söyledi
Diller durdu özler söyledi
Hak ilham etti mücahid söyledi
İlhamsız sözü söylemem gayri


           Eklenme: 17-12-2002
           Şair: İbrahim İpek Efendi
--------------------------------------------------------------

BAZI KERAMETLERİ

İlkokul 1. sınıfa gidiyorum. O sene babam bostanlığımıza yeni bir karpuz tohumu ekti.
Bizim oralarda alışık olmadığımız kadar büyük karpuzlar oldu.
Aynı şehir karpuzları gibi.
İçinden en büyük karpuzu seçtim, ha'nin (Büyük sepet) dibindeki samandan karpuzun altına serdim, çürümesin diye.
Amacım İbrahim İpek Efendi'ye vermekti.
Mübarek, arada bir bize gelir, aşağı evin salonunda, fırınlı sobanın (guzine) yanındaki sedirin köşesine otururdu.
Cısır cısır kaynayan demlikten çay içer, sohbet ederdi.
Rahmetli gidene kadar köşeden kalkmaz, iki dizimin üstünde gözümü ayırmadan onu izlerdim.
Arada bir saçımı okşar:
"Senin adını ben koydum" derdi.
Aradan belli bir zaman geçtikten sonra Efendim yine bize geldi ve köşesine oturdu.
Anam rahmetli çayını koymak için hareketlendiğinde
"İhsaniye yeğenim, bırak şimdi çayı ben Celalettin'in iki aydır bana sakladığı karpuzu yemeye geldim" dedi.
Nasıl şaşırdık anlatamam.
Annem "Efendim nerden biliyorsunuz, Celalettin'in size karpuz sakladığını" diye sordu.
Rahmetli de, "Ben bilirim" dedi gülerek.
Mekânı cennet olsun...

Celalettin GÜLER

--------------------------------------------------------------------

Canlı Şahidinin Ağzından: İpek Efendinin Kerameti

Yerliköy’e imamlığa giderken rahmetli İpek Efendi’ye Sungurlu’dan itibaren yol arkadaşlığı yapmıştım. İkimiz de Tirkeş’li Fehmi Dede’nin dervişlerindendik. İskilip’in Çeltek Köyü’ne geldik. İpek Efendi bizi bir günlüğüne Çeltek Köyü’nde bırakıp kendisi İskilip’e gitti.
Biz o akşam misafir olduğumuz Çeltek köyünde yattık. O gece rüyamda Sungurlu’yu, anamı, babamı, kendi ailemi gördüm. Yani o gece rüyamda bayağı Sungurlu ile uğraştım. Ertesi gün İpek Efendi şehirden Çeltek Köyüne geldi. Bana gece gördüğüm rüyaları ima ederek “İmam Sungurlu’da ne var ne yok?” dedi. Hayretler içinde kaldım.
Bana kerametini göstermişti.
Allah rahmetiyle muamele eylesin.

Mehmet YAĞLI
(Yerliköy’ ün 1965-1972 Yıllarındaki Köy İmamı)


Fotoğraf: Canlı Şahidinin Ağzından: İpek Efendinin Kerameti
Yerliköy’e imamlığa giderken rahmetli İpek Efendi ile birlikte Sungurlu’dan birlikte yol arkadaşlığı yapmıştım. İkimizde Tirkeşli Fehmi Dede’nin dervişlerindendik. İskilip’in Çeltek Köyün’e geldik. İpek Efendi bizi bir günlüğüne Çeltek Köyünde bırakıp kendisi şehre gitmişti. O akşam misafir olduğumuz Çeltek köyünde yatmıştık. O gece rüyamda Sungurlu’yu görmüştüm. Anamı Babamı kendi aile ortamımı görmüştüm rüyamda. Yani O gece uykumda bayağı Sungurlu ile uğraşmıştım. Ertesi gün İpek Efendi şehirden tekrar Çeltek Köyüne geldi. Ve bana gece gördüğüm rüyaları ima ederek “imam Sungurlu’da ne var ne yok?” diyerek beni hayretler içerisinde bırakmıştı. Ve bana kerametini göstermişti. Allah rahmetiyle muamele eylesin.
Mehmet YAĞLI (Yerliköyün 1965-1972 Yıllarında ki Köy İmamı)

TEŞEKKÜRLER FEHMİ YAĞLI KARDEŞİM
-------------------------------------------------------------------------------------------